PİRİNCİN TAŞLARI
Sevgili okurlarım, 2017 yılı son günlerinde çıktığım iki Ay’ı bulan çeşitli Avrupa ülkeleri seyahatim ve daha sonra Rusya, Gürcistan, Azerbaycan seyahatlerimi tamamlayıp güzel yurduma döndüm. Tabi bu gazetecilik iş seyahatimle ilgili önümüzdeki günler de yazacağım anılarım ve gördüklerimi sizlerle paylaşacağım…
“Osmanlı Tokadı” Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’ın, Suriye’de başlayan başarılı “Zeytin Dalı” Hareketinde, Avrupa Birliği Üyesi bazı Ülkelerine ve ABD’ye karşı söylediği Afrin ve Münbiç’e yaaa gireceğiz, yaaa gireceğiz. Diyerek gerektiğinde “Osmanlı Tokadı’nı yiyecekler” demesiyle başladı. Başbakan Binali Yıldırım’ın Almanya – Türkiye arasındaki Hükümet arasındaki anlaşmazlıklarını iyileştirmek, toplantılara katılmak için gittiği Almanya’da, gazeteciler, Başbakan Binali Yıldırım’a, “Osmanlı Tokadını” sordular. Başbakan Yıldırım; “Osmanlı Tokadını bilmeyenler, Suriye’ye gelsin görsünler” cevabını vermişti…
OSMANLI TOKADINI, BİLMEYENLERE ANLATAYIM
Osmanlı tokadı namıyla efsane olmuş bir yakın dövüş tekniğinin ismi ve belki de gelmiş geçmiş en ölümcül dövüş tekniklerinden biridir. İsmiyle dünya'ya nam salmış Osmanlı Tokadı’nı atmanın yeri, zamanı ve bir raconu vardır. Osmanlı kültüründe bir kavga esnasında karşı tarafa yumruk ile saldırmak hoş karşılanan bir hareket değildi ve yumrukla ilk saldıran kişi ayıplanırdı. Bu tıpkı yatağan kılıcı olanların dövüşlerde karşılarındakini aşağılamak için kılıcın kesmez yanı ile saldırmaları gibi, hoş karşılanmayan bir hareket kabul edilirdi…
Bu nedenle “Osmanlı tokadı” ancak yeri ve zamanı geldiğinde, kavgadaki taraflarca bilinen kuralları ile kullanılırdı. Kavgada büyük olan karşısındakini sesi etraflıca duyulan şiddetli bir tokatla uyarır ve bu durum genellikle kavganın son bulması için yeterli olurdu. Osmanlı Ordusu'nda ise tokat, genellikle savaşlarda birebir ve yüz yüze yapılan mücadeleler esnasında sık sık yaşanan silahın elden düşmesi ya da kırılması durumunda kullanılırdı…
OSMANLI TOKADI NASIL ORTAYA ÇIKMIŞTIR?
Osmanlı tokadı zannedildiği üzere her Osmanlı vatandaşının değil, yalnızca alanında uzman kişilerin uygulayabildiği bir tekniktir. Osmanlı döneminde meydan savaşlarında en ön safta yer alan, azab askerlerinin, esas amaçları karşıdaki düşmanın seçkin birliklerini yorma görevleri sırasında hafif silahların kısa zamanda kullanılmaz duruma gelmesi ve düşmanın ağır silahları kuşanmaya başlandığında ki yetersiz zaman aralığında azab askerlerinin düşmana tokat atmaya başlamaları ile Osmanlı tokadı askerler arasında yiğitliğin eriştiği son nokta olarak görülmeye başlanmış ve bunun üzerinde popülarite kazanmıştır. Sesi ile düşmanın üzerinde yarattığı psikolojik etki sebebiyle Osmanlı tokadı zaman içerisinde geliştirilmiştir…
Azab askerleri saraya ufak yaşta alınır, küçüklüklerinden itibaren ağırlıklı olarak pirinç ve hamur işleriyle beslenip izbandut gibi olmaları sağlanırdı. Genç yaşlarda başlatılan askerlik eğitimleri her gün mermer döverek (mermer tokatlayarak) yetiştirildikleri için, çok kuvvetli ellere ve kol yapısına sahip olurlardı. Osmanlı Ordusunun büyük tokatçıları, Başıbozuk 'Delibaş' diye adlandırılan bir düzensiz orduydu. Delibaş'lar sefere asker kıyafetleri ile çıkar, çarpışma öncesi kefenlerini giyerek hendek'lere yerleşirlerdi. Daha sonra Osmanlı ordusu üzerine gelen düşman askerlerinin atlarını tokatlayarak düşürürlerdi. Yıllarca mermerde tecrübe kazanmış ellerin hedefi atlar için 2 seçenek kalırdı; Ölmek ya da sakat kalmak.
Suriye’de “Zeytin Dalı Harekâtı” başlatan Türk askeri ve araziyi iyi bilen ÖSO Askerleri, emin adımlarla Suriye de Afrin ve Münbiç’ten Türkiye topraklarına gelen tehditleri ortandan kaldırmak için ilerlerken, ABD destekli, PKK ve YPG’li teröristlere ve onu destekleyenlere Suriye topraklarına yerleşmeye ve Türkiye’ye karşı terörist devlet kurmaya çalışan ülkelere “Osmanlı Tokadı” inmeye başladı. Hayatları boyunca da yedikleri “Osmanlı Tokadı”nı unutamayacaklardır…