VAHAP DABAKAN
Köşe Yazarı
VAHAP DABAKAN
 

Suudi Arabistan kulvar mı değiştiriyor?

Suudi Arabistan Prensi Muhammed bin Salman, Türkiye’yi neredeyse bir yüzyıl önce Osmanlı İmparatorluğu'nun çöktüğü zaman ortadan kalkmış olan İslami Hilafet'i geri getirmek için çaba sarf etmekle suçlamaya başladı. Belli ki Türkiye, Suudi Arabistan’ın Arap dünyasındaki liderliğini sallamaya başlamış…   Suudi Arabistan yönetiminde güçlü yeri olan Prens Muhammed bin Salman, Mısır Al-Sorok gazetesine verdiği demeçte, İran’a verip veriştiriyordu, arkasından da, Türkiye’yi İran’ın yanında İslami örgütlerin de içinde bulunduğu “şer Üçgeni”nde yer almakla ve bu şer üçgenine destek vermekle suçluyor. Salman’a göre şer üçgeninin bir köşesinde İran, bir köşesinde İslami Örgütler, diğer köşesinde de Türkiye bulunmakta. Bu yorumlar, Suudi Arabistan'ın diğer bazı Körfez ülkeleri ile olan çatışmasında Türkiye’nin kendi yanında değil, Katar’ın yanında yer alması nedeni Suudi Arabistan’ın Türkiye’den duyduğu endişeyi ve derin şüpheyi yansıtıyor…   Türkiye’nin, geçtiğimiz bir kaç ay içinde Suudi Arabistan'ın Ortadoğu'daki büyük rakibi olan İran'la birlikte, Kuzey Suriye'deki savaşları azaltmak için çalışması, İranlı ve Türk askeri yetkililerin geçtiğimiz yıl resmi olarak görüşmeleri ve birbirlerine yaptıkları ziyaretler, Suudi Arabistan’ın ve ağabeyi ABD’yi pek hoşnut etmemiş anlaşılan. ABD’nin bölgedeki en büyük düş kırıklığı, 1952 yılından sonra Orta Doğu’yu İngilizlerden devir aldıktan sonra Orta Doğu’da kurduğu, 21. yüzyılın başına kadar sürdürdüğü “Yat Arap, Kalk Arap” sistemine Türkiye’nin çomak sokmuş olması. Türkiye’yi son 60 yıldır, kendisinin köle bir eyaleti olarak yönetmesinin son bulması, ABD’nin bölgedeki stratejilerini değiştirmiş olmasıdır...   Strateji değişikliğinin başında Suudi Arabistan’ın başına ABD hayranı ve kölesi bir kişiyi getirmek ve Orta Doğu’yu Suudi Arabistan liderliğinde ve önderliğinde yönetmek var. Bu nedenle de Suudi Arabistan’da büyük bir tasfiye operasyonu gerçekleştirildi son bir yıl içinde. Prens, geçen yıldan bu yana yurtdışına yaptığı ilk seferinde Kahire’yi ziyaret etti ve Suudi tahtının halefi olarak Mısır gazetelerinin yöneticileriyle önemli bir toplantı yaptı. Bu özel toplantıda Şer üçgeni tanımlamasının yanında Katar uyuşmazlığının 60 yıl önce Küba'ya uygulanan ABD ambargosuyla süreceğini söylemesi, gelecekte nelerin yaşanacağının habercisi gibiydi...   Suudi Arabistan’ın, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır ve Bahreyn ile birlikte geçtiğimiz Haziran ayında Katar ile diplomatik ve ticari ilişkileri kesmesi, dünyanın en büyük sıvılaştırılmış doğal gaz ihracatçısı olan ve dünyanın en büyük ABD askeri üssüne ev sahipliği yapan Katar’a hava ve deniz yollarını kapatması, Suudi Arabistan ile Katar’ın kanlı bıçaklı olacağının habercisi gibi...   Suudi Arabistan’ın dış politikada bir başka değişiklikte İsrail ile olan ilişkileri. Suudi Arabistan yönetiminin, daha doğrusu Prens Salman’ın verdiği tarihi olan ve Arap dünyasında köşe taşı olacak bir kararla 1948 yılından beri diplomatik ilişkileri sürdürmediği İsrail’e bazı koşullarda hava sahasını açmasıdır. Bundan sonra İsrail’den kalkan ve İsrail’e gidecek uçaklar Suudi Arabistan hava sahasını kullanabilecek. Şimdilik bu uygulama gizli tutuluyor ve İsrail yetkilileri ile Suudi yetkililer güya “haberimiz yok” diyorlar ama gelen istihbaratlar, uygulamanın başladığını ve bu kararın ise Trump’un Suudi Arabistan ziyareti sırasında konuşulup karar bağlandığını işaret ediyor...   Suudi Arabistan'ın İsrail'in bile ancak fark ettiği bu kararı, Riyad ve Tel Aviv'in İran'ın daha geniş bölgedeki nüfuzu konusunda endişe duyduğunu ve Ortadoğu'daki iki ana müttefik, Suudi Arabistan ve İsrail arasında ikili ilişkilerde bir iyileşme olduğunu işaret ediyor. CİA’nın hazırladığı projenin etkisiyle, Trump yönetimi, İkinci Dünya savaşından sonrasında kurduğu dengelerin değişmesi sonrasında elinden kaçırmak üzere olduğu Orta Doğu’ya son bir gayretle dizayn etmeye çalışıyor. Sonrası ise belli, büyük bir tufanın kapacağının haberciliği yapılıyordu…   Prens Salman, son ABD ziyaretinde yaptığı anlaşmalarla aldığı silahlarda ve Trump tarafından gösterilen İzzeti ikram da bunu göstermiyor mu?  
Ekleme Tarihi: 06 Nisan 2018 - Cuma

Suudi Arabistan kulvar mı değiştiriyor?

Suudi Arabistan Prensi Muhammed bin Salman, Türkiye’yi neredeyse bir yüzyıl önce Osmanlı İmparatorluğu'nun çöktüğü zaman ortadan kalkmış olan İslami Hilafet'i geri getirmek için çaba sarf etmekle suçlamaya başladı. Belli ki Türkiye, Suudi Arabistan’ın Arap dünyasındaki liderliğini sallamaya başlamış…

 

Suudi Arabistan yönetiminde güçlü yeri olan Prens Muhammed bin Salman, Mısır Al-Sorok gazetesine verdiği demeçte, İran’a verip veriştiriyordu, arkasından da, Türkiye’yi İran’ın yanında İslami örgütlerin de içinde bulunduğu “şer Üçgeni”nde yer almakla ve bu şer üçgenine destek vermekle suçluyor. Salman’a göre şer üçgeninin bir köşesinde İran, bir köşesinde İslami Örgütler, diğer köşesinde de Türkiye bulunmakta. Bu yorumlar, Suudi Arabistan'ın diğer bazı Körfez ülkeleri ile olan çatışmasında Türkiye’nin kendi yanında değil, Katar’ın yanında yer alması nedeni Suudi Arabistan’ın Türkiye’den duyduğu endişeyi ve derin şüpheyi yansıtıyor…

 

Türkiye’nin, geçtiğimiz bir kaç ay içinde Suudi Arabistan'ın Ortadoğu'daki büyük rakibi olan İran'la birlikte, Kuzey Suriye'deki savaşları azaltmak için çalışması, İranlı ve Türk askeri yetkililerin geçtiğimiz yıl resmi olarak görüşmeleri ve birbirlerine yaptıkları ziyaretler, Suudi Arabistan’ın ve ağabeyi ABD’yi pek hoşnut etmemiş anlaşılan. ABD’nin bölgedeki en büyük düş kırıklığı, 1952 yılından sonra Orta Doğu’yu İngilizlerden devir aldıktan sonra Orta Doğu’da kurduğu, 21. yüzyılın başına kadar sürdürdüğü “Yat Arap, Kalk Arap” sistemine Türkiye’nin çomak sokmuş olması. Türkiye’yi son 60 yıldır, kendisinin köle bir eyaleti olarak yönetmesinin son bulması, ABD’nin bölgedeki stratejilerini değiştirmiş olmasıdır...

 

Strateji değişikliğinin başında Suudi Arabistan’ın başına ABD hayranı ve kölesi bir kişiyi getirmek ve Orta Doğu’yu Suudi Arabistan liderliğinde ve önderliğinde yönetmek var. Bu nedenle de Suudi Arabistan’da büyük bir tasfiye operasyonu gerçekleştirildi son bir yıl içinde. Prens, geçen yıldan bu yana yurtdışına yaptığı ilk seferinde Kahire’yi ziyaret etti ve Suudi tahtının halefi olarak Mısır gazetelerinin yöneticileriyle önemli bir toplantı yaptı. Bu özel toplantıda Şer üçgeni tanımlamasının yanında Katar uyuşmazlığının 60 yıl önce Küba'ya uygulanan ABD ambargosuyla süreceğini söylemesi, gelecekte nelerin yaşanacağının habercisi gibiydi...

 

Suudi Arabistan’ın, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır ve Bahreyn ile birlikte geçtiğimiz Haziran ayında Katar ile diplomatik ve ticari ilişkileri kesmesi, dünyanın en büyük sıvılaştırılmış doğal gaz ihracatçısı olan ve dünyanın en büyük ABD askeri üssüne ev sahipliği yapan Katar’a hava ve deniz yollarını kapatması, Suudi Arabistan ile Katar’ın kanlı bıçaklı olacağının habercisi gibi...

 

Suudi Arabistan’ın dış politikada bir başka değişiklikte İsrail ile olan ilişkileri. Suudi Arabistan yönetiminin, daha doğrusu Prens Salman’ın verdiği tarihi olan ve Arap dünyasında köşe taşı olacak bir kararla 1948 yılından beri diplomatik ilişkileri sürdürmediği İsrail’e bazı koşullarda hava sahasını açmasıdır. Bundan sonra İsrail’den kalkan ve İsrail’e gidecek uçaklar Suudi Arabistan hava sahasını kullanabilecek. Şimdilik bu uygulama gizli tutuluyor ve İsrail yetkilileri ile Suudi yetkililer güya “haberimiz yok” diyorlar ama gelen istihbaratlar, uygulamanın başladığını ve bu kararın ise Trump’un Suudi Arabistan ziyareti sırasında konuşulup karar bağlandığını işaret ediyor...

 

Suudi Arabistan'ın İsrail'in bile ancak fark ettiği bu kararı, Riyad ve Tel Aviv'in İran'ın daha geniş bölgedeki nüfuzu konusunda endişe duyduğunu ve Ortadoğu'daki iki ana müttefik, Suudi Arabistan ve İsrail arasında ikili ilişkilerde bir iyileşme olduğunu işaret ediyor. CİA’nın hazırladığı projenin etkisiyle, Trump yönetimi, İkinci Dünya savaşından sonrasında kurduğu dengelerin değişmesi sonrasında elinden kaçırmak üzere olduğu Orta Doğu’ya son bir gayretle dizayn etmeye çalışıyor. Sonrası ise belli, büyük bir tufanın kapacağının haberciliği yapılıyordu…

 

Prens Salman, son ABD ziyaretinde yaptığı anlaşmalarla aldığı silahlarda ve Trump tarafından gösterilen İzzeti ikram da bunu göstermiyor mu?

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve denizli20haber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
islami sohbetler sohbet elektronik sigara omegle tv türk sohbet islami sohbet cinsel sohbet baskılı poşet baskılı poşet emlak seviye 5 mutfak lavabo tıkanıklığı açma özellikleri su böreği sipariş galeri yetki belgesi nasıl alınır yalama taşı dijital pazarlama ajansı