PİRİNCİN TAŞLARI
24 Haziran seçimlerinin ardından, AKP’de yeni hükümet sistemi ve bakanlar kurulu isimleri üzerinde hummalı bir çalışma yaptıkları görülüyor. AKP’nin hiç ara vermeden seçmenlerin sandıkta verdiği mesajı aldıklarını ve gereği için anında çalışmaları başlattığı gözden kaçmıyor. Muhalefet cephesinde ise CHP içerisinde adeta cadı kazanı kaynıyor. Kılıçdaroğlu ve İnce çaktırmadan birbirlerine ince ince mesajlarla kendi aralarında hesaplaşma başladı. Bu hesaplaşma ve kurultay tartışması ise parti içini kaynatmaya uzun süre devam edeceğe benziyor…
Koltuk sevdasında olanlara, değişimden söz eden İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, “değişim” olması konusunda ilk sesini yükselten yerel yönetici oldu. Başkan Kocaoğlu, İzmir’den milletvekili olmasını istediği genel başkan Kılıçdaroğlu, İzmir’de ikametgâhı olmadığı için iki dönemdir seçimlerde İzmir’de kendisine oy bile kullanamayan Kemal Kılıçdaroğlu ile İnce arasında başlayan kurultay kavgasına, Aziz Kocaoğlu da katılmış oldu. Aziz Kocaoğlu’nun bu çıkışı karşısında, Kılıçdaroğlu CHP’nin başında kalırsa, yerel yönetim seçimlerinde, Aziz Kocaoğlu’nun adaylık durumu ne olacak?
İSTİSMAR DA ÇÖZÜM; İDAM MI, AHLAK MI?
Toplum gittikçe hafıza kaybına uğruyor veya uğratılarak mankurtlaşıyor!
Ülkemizdeki her sapık eylemden sonra hepimizin vicdanları kükreyerek tepki veriyoruz. Doğru mu yapıyoruz? Bana göre de doğru yapıyoruz. Ancak unutulan bir husus var: Sanılmasın ki bu sapıklıklar yeni yeni oluyor! İnsan yaşamında her zaman oldu..
Tepki verilen tecavüz ve cinayetler, haberdar olduklarımızdır. Farkındalığın geliştiği olaylardır. Duyulmayan, üzeri herhangi bir şekille veya nedenle örtülen yüzlerce böyle pisliklerin yaşandığı da biliniyor. 3 yıl önce Tarsus’ta meydana gelen Özgecan adlı kızımıza yapılan vahşet unutuldu mu?
Yurtlarda erkek çocuklara yapılan fiili livata olayları unutuldu mu? Doğu ve Güney Doğu bölgelerine zengin ve yüksek mevkilerde bulunan müdür ve memurların küçük yaştaki kız çocuğuyla ilişkiye girdikleri olaylar unutuldu mu? 8 yaşındaki kız çocuklarına nikâh yapılabilir fetvaları unutuldu mu? Elbette zamanında bu olaylara da tepki verildi ve “idam getirilsin veya iğdiş yapılsın” diye feryatlar yükseldi ama ne oldu? Sonuçta olan olaylar çabuk unutulmaya yüz tuttu ama olayı yaşayan bu çocuklar ve kadınlar yaşadıkları travmalardan bir türlü kurtulamadılar...
Sonuçta ne oldu? Bazı siyasetçiler, kamuoyunun teveccühünü kazanmak için sözde yasa teklifi veriyormuş gibi saha dışında boş kaleye gol atmaya çalıştılar. Böylelikle de toplumun vicdani tepkisine dalga kıranlığı yaptılar. Bugün de aynı senaryoyu izliyoruz.
Kendi aralarında top çevirip paslaşanlar sadece siyasiler mi?
“Tecavüzde bağırmıyorsa, rıza göstermiş sayılır” diye karar veren mahkeme unutuldu mu?
Sorun şudur; Erkeğin; kadının saçından, sesinden, gülüşünden, giydiği kot pantolonundan tahrik olacağını.. Erkek çocuğun, annesinin diz kapağının yukarısını bile görmesinin çocuğu azdırabileceğini. Kadının iş yerinde çalışmasından dolayı zina yapabileceğini. 8 yaşındaki kız çocuklarına bile nikâh yapılabileceği hususunda kendilerini sözde âlim, hoca olarak tanıtan dini açıklamalarda bulunan sapık zihniyetler, toplumu ahlaki erozyona uğratmışlardır. Bu gibi hocaların fetvalarına da yasak gelmelidir. …
Cenneti bile seks bahçesine çevirenlerin dini algısı sadece kadın ve erkek cinselliği üzerine gelişmektedir! Bu nasıl din anlayışıdır?
Peygamberimiz “Din, güzel ahlaktır” buyurmuştur. Güzel ahlak, bu söylemler olabilir mi? Yazıklar olsun, menfaatleri ve zevkleri için dini istismar ederek toplumu yanlış yönlendirenlere!
Çocuklarımız ve kadınlarımız sapıkça bir saldırıya maruz kalıp, katledildiyse bunun temelinde ahlaki sorun ve eğitimsizliğin yattığının bilinmesidir. Bu cinayet ve istismalarların vebali de, dini ve beşeri ilmi eğitimde yanlı uygulayanların üzerinedir. Kurulacak yeni sistem hükümetinde ilk iş olarak bu konulara el atılacağını ve gerekli kanunların çıkarılacağı gibi bu konuda gerekli ahlaki eğitimlerinde verilmesi gerektiği ön plana çıkmalıdır…