PİRİNCİN TAŞLARI
Kemal Kılıçdaroğlu’nun Genel Başkanlığını yaptığı CHP de koltuk kavgasında sular durulmuyor. Kılıçdaroğlu; “birileri koltuk derdinde” derken, kendisinin de oturduğu genel başkanlık koltuğunu bırakmaya hiç niyeti yoktur. Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan, için ‘tek adam’ diyen Kılıçdaroğlu, kendi tek adamlığından hiç söz etmiyor. Koltuğunu bırakmamakta direniyor…
24 Haziran seçimlerinde ittifak yapan CHP ile İYİ Parti de bazı milletvekilleri tarafından eleştirilere maruz kalan Akşener, İYİ Parti Genel Başkanlığını bıraktığını ve toplanacak olan genel kurulda da, aday olmayacağını açıkladı. Biri koltuğunu bırakmamakta direnirken, eleştirilerle hemen koltuğunu bırakan genel başkan. Şimdi CHP ve İYİ Parti arasındaki genel başkan farkının yorumunu sizlere bırakıyorum. Olmuyorsa, istenilen oyu seçmenden alamıyorsa koltuğu işgal etmeye hiç gerek yoktur. Kişiler geldiği gibi gitmesini bilmeli ve oturduğu koltukta başarılı olacak kişilere yer açmalıdır…
Türkiye, CHP’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’nin 2 Temmuz Pazartesi akşamı buluştuğu eşli yemek sonrası “CHP’de kurultay tartışması” devam ediyor. Yazımın sonunda söyleyeceğimi başında söyleyeyim. Bu tartışmadan kim zaferle çıkarsa çıksın CHP zarar görecek…
Neden mi? Çünkü 24 Haziran seçimleri CHP yönetimi, partinin içine düştüğü kısırdöngüyü popülizme sarılıp, sağa açılarak, sağla ittifaklar kurup, sağdan adaylar transfer ederek aşamadığını, HDP’ye oy istemesi de teröre destek algısını seçmene göstermiştir. Bu siyaset tarzı, tersine döndüğü, CHP, siyasetine katkı yapmadı. Orijinali dururken kimse taklit olana oy vermiyor. Muhafazakârlar ve milliyetçiler bir yana, Kürtler, yoksullar, işçiler, emekliler de CHP’yi bir umut olarak görmüyor…
Muharrem İnce, 24 Haziran seçimleri öncesinde parti yönetiminin düştüğü “sağa kayma” ve “popülizm” tuzağına düşmeden rüzgâr yakaladı. CHP seçmeni de CHP yerine (bütün aleyhte propagandaya rağmen) HDP ile İYİ Parti’ye oy verirken, cumhurbaşkanı olarak Selahattin Demirtaş’ı ya da Meral Akşener’i değil, Muharrem İnce’yi tercih etti. Bu durum İnce’nin değişimden yana olduğunu bu kadar çok seçim kaybeden genel başkan’ın gitmesi gerektiğini işaret ediyordu. CHP yöneticilerinin “Ama bizim partililer baraj altında kalmasın diye HDP’ye oy verdiler” açıklamaları, yenilgiye gerekçe üretmeye çalışan çaresiz bir siyasi savunmadan öteye geçemiyor. Bir CHP’linin son üç seçimdir “Nasıl olsa benim partim ne uzar ne kısalır, bari oyum işe yarasın” noktasına getirilmesi, CHP’nin başarısızlığının eseri değil midir?
CHP içerisinden adının açıklanmasını istemeyen önemli bir isim ile konuşuyorum ve değişim isteyen Muharrem İnce’yi anlatmasını istiyorum. “Muharrem İnce, 24 Haziran gecesinden itibaren seçmenlerini hayal kırıklığına uğratacak adımlar atmaya başladı. Yenilgiyi erken kabullendi. Seçim gecesi olanlara dair anlamsız bir gizem yarattı. Seçimden sonra apar topar tatile gitti. Defalarca ‘vefa’ vurgusu yapan ve ‘Benden kurultay sözü duymayacaksınız’ diyen kendisi değilmiş gibi tatilden dönünce birden kurultay kılıçlarını çekti. Türkiye büyük bir dönüşüm anlamına gelen yeni sisteme geçerken, devlet yeniden yapılanırken, ülke çocuklara yönelik hunharca cinayetleri konuşurken. Döviz tırmanırken, o CHP’nin liderlik sorununu tek gündem yaptı” diyordu…
Ben, İnce’ye ve CHP’ye oy verenlerin çoğunlukta olduğu bir şehir’de yaşıyorum. Kılıçdaroğlu ve İnce’ye veryansın eden öfkeli insanları dinliyorum. Gördüğüm şu ki, yerel seçimlerde adayları belirleme üzerine erkene alınan bu kavga devam ederse, kurultayda hangisi kazanırsa kazansın, seçimlerde CHP kaybedecek. Parti içi kavga ve hiziplerden bıkan CHP seçmenleri sandığa gitmeyecek…
Victor Hugo, bir eserinde “Kimse senin dalgalarla nasıl boğuştuğuna bakmaz, gemiyi limana getirdin mi, getirmedin mi? Ona bakar”... İnce’nin, neler başardığına kimse bakmıyor artık. Herkes, CHP’de iktidar olmak için yarışan iki kişiyi izliyor…