PİRİNCİN TAŞLARI
Yerel seçimlerle birlikte siyasi partilerin genel başkanları arasında tansiyon yükseldi. Ağza alınmayacak kelimelerle birbirini suçlayanlar. Ülkenin bekası için bir araya gelen “Cumhur İttifakı” yapanlar, birde “Millet İttifakı” dedikleri içinde ne olduğu belli olmayan ve şer odaklarının içinde olduğu birleşimler var…
Bu seçimlerde öncelikle sakin olmakta yarar var. Kafalardaki radikal düşünceleri yavaşça bir köşeye koyalım, ülkemizde neler oluyor, dış güçler ve terör odaklarının ülkemize nasıl dizayn etmeye çalıştığını ve bazı partilerin bu düşünce ile birleştiğini görülüyor.
Kimin ne yaptığı alenen ortadır. Sonra bu seçimde Ülke yöneticilerini seçmiyoruz. Yaşadığımız şehri yönetecek ve şehrimize kimin daha çok hizmet getireceğini seçeceğiz. Oy kullanırken yaşadığınız şehirleri gerçek yönetecek yöneticilere oy veriniz…
Genel Başkanların birbirine suçlamaları, konuşulanlar; Andımız, ırkçılık, etnik kökenli milliyetçilik, Atatürkçülük, muhafazakârlık, Osmanlıcılık, sürekli karşıt görüşler… Hepsi havalarda uçuşuyor… Ya sonra… Çatışma, kavgalar, kaos… Sonra geriye bakıyorsunuz, bu kavgalar yapılırken atı alan Üsküdar’ı geçmiş… Birileri sürekli bir yola sokuyor bizleri, sürekli bir tarafımızı yaralayıp sonra o yarayı kaşımaya başlıyor. Veriyor gazı, (eski dönem savaşlarda ki gibi) biz de “Allah Allah” nidalarıyla sözde vatanı kurtarıyoruz. Hiç karşı tarafı dinlemeyi denediniz mi? Ne diyor bu adamlar? Derdi ne? Sorunu ne? Bu neyin kavgası? Neyi paylaşamıyoruz? Neyi, kimden kurtarıyoruz? Dış güçlerin dizayn ederek “Cumhur İttifakı” kuran partilerin üzerine yalan yanlış sözlerle saldırtıyorlar…
Adam milliyetçiyim diyor, soruyorsun derdin ne? Cevap; vatan.
Adam Atatürkçüyüm diyor, soruyorsun derdin ne? Cevap; vatan.
Adam muhafazakârım diyor, ona da soruyorsun derdin ne? Cevap; vatan. O zaman bu kavga neye?
Vatan varsa o zaman birleşin bir araya gelin. Dış güçlerin işine gelmez ve Vatan için çalışanın üzerine saldırtır. Amaç; Büyümesin, Türkiye bölünsün. Güç kaybetsin…
Bütün bunları görüyorsak, bu vatanı batırmak isteyen dış güçlere kulak verip şer ittifakı kuranlarla iş birliği yapacağınıza, vatan ve millet için çalışın. Hepiniz ‘Vatan’ diyorsanız. Yahu o zaman biz neyi paylaşamıyorsunuz? Dava ortak değil mi? Madem ortak ise neyin savaşını veriyorsunuz? Sevgili okurlarım en kısa zamanda acilen kendimize gelelim…
Belki farkında değiliz ama gündemi bizler oluşturmuyoruz. Birileri gündem oluşturuyor, oluşturulan suni gündemle bizleri birbirimize düşürüyor. Karanlık ellerin yönettiği bir gölge önce Osmanlı’ya hakaret ediyor, sonra kimlik değiştirip Türkçülüğe saldırıyor. Önce muhafazakâr oluyor, sonra bir anda Atatürkçü kimliği ile muhafazakârlara hakaret ediyor. Senin zaaflarını sana karşı, aslında bu vatana, bu devlete karşı kullanıyor. Mesele senin ne olduğun değil, mesele senin ayrıştırmanın bir parçası olman, mesele senin kendi kardeşinle çatışman, mesele, seni çatışmanın ortasına sürükleyip ortalığı karıştırmak. İşte hemen sınırımızda, Suriye deki 8 yıldır süren iç savaş ve 4 milyon Suriyeli mülteci olarak ülkemizde yaşıyor. Petrol yatakları olduğu için şimdi sıra Venezuela da. Bu ülkeyi karışıtırıp ülkeye çökerek iç savaş çıkartıp, en büyük petrol yatağına sahip olmak isteyen ülkeyi hepimiz biliyoruz…
Kendimize gelelim. Asla ayrışmaya sürüklenmeyin. Her ne olursa olsun birleşmekten vazgeçmeyelim. Ülkemize ve bizlerin üzerine oynan oyunlardan uzak ve çatışmadan uzak duralım.
Türk de bu vatanın evladı, Kürt de. Atatürkçü de bu vatanın evladı, muhafazakâr da. Bu topraklar her ırka, her düşünceye, her millete kucak açmıştır. Bölünmeyi, bırakalım artık karşıt düşüncelere piyon olmayalım. Yoksa “vatan” hepimizin ortak derdi olmaktan çıkacak...