PİRİNCİN TAŞLARI
İstanbul seçimlerinde her ne kadar mazbata CHP Adayı Ekrem İmamoğlu’na verildiyse de AK Parti yöneticilerinin itirazları YSK tarafından değerlendirmeye alınmasının üzerinden piyasada spekülasyonlar devam ediyor. Döviz düşüşteyken yönünü yukarıya çevirdi. Atasözümüzü hatırlıyorum; “Kurt sisli havayı severmiş” Seçim döneminde gördüğümüz sebze, meyve fiyatlarının bilinçli yükseltilmesi, şimdide döviz fiyatlarına yansımaya başladı…
YSK’da biran önce gerekli kararını versin yoksa işin tadı kaçmaya başladı artık bilmem farkına varıyor musunuz? Seçimin sonucunun bir an önce neticelendirilmesini ve kamuoyunun çok iyi aydınlatılması ve gerekçeli kararın iyi anlatılması lazım ki, insanlar rahatlasın ve artık ülke ekonomiye ve geçim derine düşsün...
Burada bir fıkra ile yazıma devam etmek istiyorum;
Nede olsa Fıkra bu; Geçmiş yıllarda bir tüccar alış veriş için İstanbul’dan kalkıp Denizli, Aydın taraflarına gitmiş. Gece bir evde misafir etmişler. Ev sahibi misafirinin önüne güzel yemekler getirmişler, sonrasında da yemiş (incir) ikram etmişler. Misafir İş İnsanı, o zamana kadar hiç yemediği bu meyvenin tadı damağında kalmış. Yıllar sonra yine aynı yere misafir olmuş, yine güzel yemekler yemiş ama ardından yemiş gelmemiş. Bunun üzerine demiş ki “geçtiğimiz yıllarda gelmiştim, yemekten sonra bana mor, içi çok küçük taneli bir şey getirmiştiniz, ondan yok mu?” Bu tarif üzerine ev sahibi patlıcan getirmiş, ikram etmiş, misafirin ısırmasıyla tükürmesi bir olmuş ve “Daha önce ikram edilen bunu hem uzatmışsınız, hem de tadını kaçırmışsınız…” demiş. İşte yapılan her işin tadını kaçırmadan tadında bırakmak lazım…
Seçim sonuçlarına itiraz anayasal bir haktır. Geçtiğimiz senelerde de itirazlar oldu. Kadir Topbaş son seçiminde mazbatasını CHP’nin itirazlarından ötürü 9 gün sonra almıştı. Şimdi de yapılan geçersiz oy sayımlarında bile fark yarıya düştü ama dünya bizi izliyor ve seçim sistemimizi ve demokrasimizi eleştiriyor…
Para piyasaları tedirgin. Seçmenler tedirgin. Seçim sonrasına ilişkin yazılan senaryoları tam da sonuçlarla boşa çıkarmışken İstanbul üzerinden bir gerginlik yaratılmasından herkes endişe duyuyor. AK Parti adayı beklediği gibi, CHP’nin adayı, Sayın İmamoğlu madem kazandığından emin, sakince anayasal ve yasal süreçlerin bitmesini beklese daha iyi olmaz mıydı?
Mazbatasını almadan hemen Ankara ve Anıtkabir ziyareti yaparak anı defterine “İstanbul belediye Başkanı” sıfatıyla yazıp imzalaması çok yanlıştı.
AK Parti yıllardır İstanbul’u yönetiyor, bu kadar kötü seçim organizasyonu mu olur? Niye sandıklara sahip çıkmadılar? CHP’lilerin sandık oyunları yaptıklarını düşündükleri zamanlarda kendileri ne ile meşgullerdi? Günde sekiz miting yapacak kadar bitmek tükenmek bilmeyen bir enerji ile çalışan bir lidere sahip olan AK Parti’nin mensupları bu enerjisizliği neden kaynaklanıyor?
Siyasiler seçim öncesinde ne yapıyorlardı? Demek oluyor ki rehavete kapılmışlar… İlçe neticeleri ile büyükşehirler arasında fark varsa burada adayların da bir kazandırıcı veya kaybettirici faktör olacağı sonucuna gitmek gerekmez mi?
Polislere, Hemşire ve öğretmenlere, verilecek 3600 gösterge, EYT’ye takılanlar. 1.604 TL Asgari ücret zamanında, emekli 1.710 TL maaş alırken. 2020 TL Asgari ücret, Emekli 1.840 TL. Maaş alıyor. Emekli vergiden muaf olduğuna göre emekli de 2020 TL maaş alması gerekir. 12 Milyon işçi emeklisi ve yakınları, 3.60 göstergeyi alamayan 580 bin Polis ve yakınları, 10 Binlerce Öğretmen ve yakınları, 10 binlerce Hemşire ve yakınları, oy kullanmadı ve ya da, mesaj vermek için ilçeler ve büyükşehir yöntemini seçtiği anlatılıyor.
Ben sadece seçim sonrası insanlardan dinlediklerimi anlatmaya çalıştım. Yorum yetkililere ve okuyanlara aittir. Demokrasi ortamını kaybeder isek o kadar kolay yeniden tesis edemeyiz. Türkiye’miz için Hayırlısı olsun…