PİRİNCİN TAŞLARI
Türkiye de toplu olarak bir buran içerisinde bulunuyoruz. En ufak bir harekette, trafikte araç kullanırken, yol verme veya vermeme nedeniyle insanlar birbiriyle konuşarak anlaşma yapma yerine sopalarla yumruklarla kavga etmeye başlıyor. Silahlar çekiliyor cinayetler işleniyor. Velhasıl kelam, insanlar arasında toplu bir burhan yaşanıyor…
Adliyelere bakıldığında, suç dosyalarında raflar dolmuş yargılanan suçlular sayısında her geçen gün artış yaşanıyor. İcra Mahkemeleri ve İcra Dairelerinde dosyalar yerlere taşmış. Borçlu borcunu ödemiyor veya ödeyemiyor. Aile Mahkemelerinde her geçen gün boşanmalar rekor sayılara varmaya başladı. Evlenip de bir ay sonra boşanma davaları açan çiftlerin bile çoğalmaya başladığı görülüyor…
Üniversiteler her yıl onlarca, yüzlerce mezun veriyor. Mezun olan gençler iş bulamıyor. Türkiye’de istatiklere baktığımızda işsizlik rakamları kabarıyor. Burada bir konuya dikkat çekmek istiyorum. Türkiye de işsizlik mi var? Yoksa iş beğenmemezlik, masa başı olsun, çayım kahvem, bilgisayarım önümde olsun, kaymaklı iş olsun… İşlik sayısı içerisinde, İş beğenmemezlik rakamları hayli kabarık görünüyor…
Modernlik kavramının yaşamlarımızda oluşturduğu etkiyi silerek keskin bir ‘U’ dönüşle öz kültürümüze geri dönmeliyiz. Milli, manevi ve ahlaki değerlerimizi yaşam tarzı haline getirmeli ve aile yapımızda bu değerleri yaşatmalıyız. Günümüzde kapitalist sistemin bir neticesi olarak evliliklerde maddiyat ön plana çıkarılmaktadır. Bu zihniyetten bir an evvel vazgeçmeli ve eşimizi tercihte en önemli etkenler saygı ve sevgi olmalıdır…
Tüm aile bireylerinin katıldığı ortak etkinlikler yapmalıyız. Bu öncelikle aile içi iletişime önemli katkı sağlayacaktır. Çocuklarımızı kötü alışkanlıklardan korumak, sanal dünyanın esiri yapmamak için güçlü aile bağlarına ihtiyacımız olduğunun bilincinde olmalıyız.
Zihinleri uyuşturan, aile yapısının bütünlüğüne zarar veren, ahlaksızlığı normalmiş gibi gösteren TV yapımları kontrol altına alınmalı. Sosyal medya paylaşımları beğenilmemeli, hatta kınanmalı.
Günümüzde zayıflayan aile içi ilişkiler, akrabalık ve komşuluk ilişkileri kuvvetlendirilmeli. Eskiden olduğu gibi akraba, komşu ziyaretleri yapılmalıdır…
Evlatlarımıza, ahlak ve değerler eğitimini sağlam bir şekilde vermeliyiz. Onların en büyük ihtiyacı olan ilgi ve sevgiyi onlardan esirgememeliyiz. Onları yetiştirirken aile içerisinde bireyselleşmeye kesinlikle izin vermemeli, ‘Hepimiz birimiz için, birimiz hepimiz için’ düsturuyla onları yetiştirmeliyiz. Çocuklarımızda teknoloji kullanımını sınırlandırırken onlara örnek olmak için kendimizde teknolojiyi sınırlı kullanmalıyız…
Toplumsal buhrandan çıkmak için yapılması gerekenlerin hepimiz farkındayız. Tek sorunumuz kullanmasını bilmediğimiz internet ve teknolojik alışkanlıklarımızdan vazgeçmenin bizlere zor gelmesi. Kendimiz için olmasa da evlatlarımız için bu sorunu ortadan kaldırmak ve gençliğimizin alışkanlık haline getirdiği kontrolsüz sosyal medyadan uzak tutmanın şart olduğu gibi, siber güvenlik güçlerinin kontrollerini daha sıklaştırması gerekir…