Geçtiğimiz günlerde bir araya geldiğim EİB Yaş Sebze ve Meyve Birliği Başkanı Hayrettin Uçak ile yaptığımız sohbette ihracatlarını yükseltmek istediklerini anlatıyordu. Fakat ihracat kadar ve daha da önemli olan gıda kaybından bahsediyordu. Gıda kaybında yüzde 50’lere varan kayıp büyük, bunu önlemek için Ege Üniversitesi ile birlikte çalışacaklarını büyük miktardaki gıda kaybını nasıl ortadan kaldıracakları üzerinde çalışacaklarını söyledi…
Bu sadece Türkiye de olan bir şey değil. Gıda kayıpları ve israfı, açlık ve kötü beslenme ile birlikte küresel sorunlar arasında ilk sırada yer almaktadır. Gıda kayıpları ve israfı, çiftçiler, tüketiciler ve gıda değer zincirindeki diğer paydaşlar için yüksek düzeyde bir ekonomik zarara yol açmakta ve bu da bir ülkenin ekonomik kaybı ve çevre üzerinde olumsuz etkilere sebep olması anlamına geliyor...
Çünkü maalesef güncel veriler pek iç açıcı görünmüyor. Bu konu üzerine eğilmek ve araştırmak istiyorum. Tarım Orman Bakanlığı İzmir İl Müdürü Mustafa Özen ile konuşuyorum soruyorum Gıda kaybı nerede başlıyor; Mustafa Özen; “Gıda kaybı ve israfı Gıda kaybı, üretimden perakendeye kadar, tedarik zincirinin çeşitli aşamalarında ortaya çıkan yenilebilir gıda miktarındaki azalma olarak tanımlanabilir. Gıda israfı ise market, restoran, kafe, otel gibi perakende alanında ve hane halkı düzeyinde hâlâ sosyal, ekonomik ve besinsel değeri varken güvenilir gıdanın çöpe atılmasıdır. Örnek üzerinden anlatmak gerekirse, hasat aşamasında bazı gıdaların ezilmesi ve bu nedenle daha satılmadan çöpe atılması “gıda kaybı” iken, meyvelerin taze olanlarından birkaçının yalnızca şekli bozuk olduğu için satılamaması “gıda israfı” örneği olarak verilebilir. Tarım İl Müdürlüğü olarak her fırsata, çiftçimizin yanında ve eğitilmesinde öncü oluyoruz. Gıdanın kaybı için tarladan başladık tüketiciye kadar herkese gerekli çalışmalarımızla gıda kaybının önlenmesini azaltmak için öğütlüyoruz.” Diye anlatıyor…
Araştırıyorum karşıma daha ne çıkacak; Madagaskar’da ailelerin hayatta kalabilmek için böcekleri yemeye başladığını biliyor musunuz? Son 40 yıldır görülen en kötü kuraklık düzeyi, ülkenin güneyindeki tarım topluluklarında büyük yıkıma yol açtı. UNICEF tarafından yayımlanan “İklim Krizi Bir Çocuk Hakları Krizidir: Çocuklara Yönelik İklim Riski Endeksi” başlıklı rapora göre, bir milyar çocuk iklim krizine karşı “aşırı riskte” 1 milyar çocuk su, sağlık, açlık, eğitim gibi temel hizmetlere yeteri kadar erişemiyor…
Artma eğiliminde olan dünya nüfusuna paralel gıda üretimi de artmalıdır Artma eğiliminde olan dünya nüfusunun 2050 yılına kadar 9,8 milyara yükselmesi beklenmektedir. Bu eğilime paralel olarak, yükselen dünya nüfusunun gıda ihtiyacını karşılayabilmek için gıda üretiminin mevcut miktara göre %60 oranında artması gerekmektedir. Türkiye de ise 2050 yılında Türkiye nüfusu 100 milyonu aşacaktır. Bunun için gıda kayıpları ve israfının azaltılması, gelecekte gıda güvenliğimizi ve beslenmemizi desteklemek için önemli bir adım olacaktır…
Seçtiğimiz gıdalar ve gıdaları nasıl ürettiğimiz, pişirdiğimiz ve depoladığımız, bizi gıda sisteminin işleyişinin ayrılmaz ve aktif bir parçası haline getiriyor. Tüketici seviyesindeki gıda israfının diğer sebepleri: -İhtiyaç fazlasının alınmasına yol açan plansız alışverişlerdir. Fazla alışverişten kaçınılmalıdır. Fazla ürünleri israf yerine ihtiyaç sahiplerine ulaştıracak STK’lara bağışlanmasında yarar vardır…