Bugünlerde sanayicinin, fabrikatörün, işçinin dilinde bir sözcük var. “Ekonomiyi elektrik çarptı” Bu başlığı da bu nedenle yazdım.
Elektrik ekonomiyi vurdu. İran’dan gelen Doğalgaz’ın kesilmesiyle, Türkiye’de 72 saat kesilen elektrik sanayideki işlere darbe vururken 3 günde 1 milyar Dolarlık kayıp engellenemedi. Özellikle yurtdışı ihracatında dış ticarete de ucu dokunurken eğer bu enerji kayıpları uzarsa darbe vurmaya devam edecek, derken, görüşmeler neticesinde İran gazı gelmeye başladı. Sanayici derin bir nefes aldı…
Kesilen sadece elektrik mi? Her şey aksıyor aslında, Pandemi süreci devam ederken, yüz yüze eğitimler, özellikle bu soğuk günlerde ısınma sıkıntıları ve işteki aksaklıklar yanında, dengesiz gelen elektriğin cihazlara vereceği zararları saymıyorum…
Özellikle ihracatta kimseye bunu anlatamayız. Enerji giderleri yüzünden Türkiye de verilen cari açık yıllardır milyarlarca dolar olarak ifade ediliyor. Kendi enerjisini bulması lazım Doğu Akdeniz’deki hakların alınması gerekmektedir. Herkes de aslında çok iyi biliyor ki eğer enerji, doğalgaz bulunursa ve buna sahip olunursa büyük bir güç elde edilir ve enerji giderine bir ödeme yapılmayacağından veya az bir ödeme olacağından dolayı, cari açık ortadan kalkacaktır…
Yurt içine satışlardan, döviz dışa gitmeyecek, dövizimiz de bollaşacak. Döviz kurları aşağı yönlü gidecek, ayrıca TL değer kazanacak. Bu konu kısa zamanda çözmelidir…
Türkiye’nin etrafı petrol ve doğalgaz denizi olarak görülüyor. Türkiye dışında tüm komşu ülkeler bundan yararlanıyor. Bu sadece Türkiye de mi yoktur. AK Parti Hükümetinden önceki hükümetlerin basiretsizliğinden Türkiye bu hale getirilmiş. Ak Parti önce Kara Deniz de yaptığı sondajlarda milyarlarca ton Doğalgaz buldu. Ak Deniz de araştırmalar yapıyor. Bazı çevreler Ak Deniz de gaz ve petrol bulunmaya yakın olduğu söyleniyor. Burada bulunduğunda Türkiye rahat edecektir…
Ülkemizde de artık elektrik için daha farklı bir sistem yapılmalıdır. Güneş enerjisinin bol olduğu ülkemizde paneller yanında, rüzgâr türbinleri de dağlarımızın üzerine esinti alan yerlere kurulmalıdır. Rüzgâr türbinleri, Güneş panelleri kurulması için Enerji Bakanlığı teşvikler verip projeleri desteklenmelidir…
Rüzgâr türbininin birçok faydası bulunmaktadır. Öncellikle en önemlilerinden bir tanesi doğa dostu olmasıdır. Çevreyi kirletmeden yenilenebilir enerji kaynağı olarak elektrik üretir. Dünya’nın yöneldiği farklı sistemlere Türkiye de yer vermelidir. Ekonomik kalkınma için dışa bağımlı olduğumuz enerjinin durmaması gerekmektedir. Dünyada enerji maliyetlerinin artmasından dolayı gelen enflasyon için biz de kendimize düşen ödevleri yapmalıyız…
Artık yeni sistemler yanında dünyada mühendisler yolların yüzeyine gömülecek ve geçen taşıtlardan kaynaklanan titreşimleri elektrik enerjisine dönüştürecek akıllı malzemeler, piezoelektrik özellikli seramikler üzerinde çalışıyor. Saatte 2000-3000 civarında arabanın geçtiği yani normal trafik yoğunluğu görülen bir yolda kilometre başına 1 ile 2 megawatt enerjinin geri kazanılmasını sağlayacak bir sistemin ortaya çıkması hedefleniyor. Bu enerji, depolanması durumunda 2000-4000 sokak lambasına güç sağlayabilir; Hollanda da asfalta gömülen kristal parlak ledler ve özel biyolojik boyalar her gün güneş enerjisi depolayıp, akşamları 8 saat boyunca parlama yaparak elektriğe gerek olmadan aydınlık olmasını sağlıyor…
Güneş ve rüzgâr alan az maliyetli elektrik sistemlerine sarılmalıyız ki ekonomimize daha fazla can verecektir. Dünya artık elektrik ile dönmeye başladı; Dünya dönerken biz o araçtan inemeyiz…