İşveren, özel sektör emekçisi, emekli veya kamu çalışanı ayırımı yapmadan, toplumun ezici çoğunluğunun sıkıntısı her gün artan fiyatlar, artan maliyetler ve ödeme dengelerindeki bozulma. Yaşadığımız dönemde enflasyon her ne kadar global bir sorun olsa da bizde yaşanan durumu, tam manası ile ayni paralelde değerlendirmek mümkün değildir. Gelişmiş veya daha doğru tanımlama ile ekonomisi doğru dengeler üzerinde kurulu ülkelerde, bugün için hissedilen sıkıntılar ile halkın yaşadığı ekonomik sarsıntının şiddeti dayanılmaz…
Önce pandemi etkisi, ardından Rusya- Ukrayna savaşı, zaten çalkantılı bir seyirde olan global ekonomiyi, daha da zor bir duruma soktu. Global ekonomik göstergeler, bitmiş birçok ürünün maliyetinde etken faktör olan, akaryakıt ve doğalgaz fiyatları başta olmak üzere, yine aynı sınıfta değerlendirilebilecek metaller dâhil, birçok emtianın fiyatlarında, zincirleme etkiden de kaynaklı artışın, devam edeceği görülüyor…
Örneğin; Rusya- Ukrayna savaşı öncesinde, otomotiv sektörünü ve özellikle elektrikli araba üretiminde kullanılması elzem metallerden olan nikelin ton fiyatı 20 bin ABD doları iken, birkaç gün içinde 100 bin ABD doları seviyelerine yükseldi…
Rusya merkezli uluslararası Nornickel maden şirketinin, 236 kt ile dünya piyasalarında lider konumunda olması, sonrasında Rusya’ya karşı uygulanan yaptırımlar ve kaos neticesinde Londra Metal Borsası, Nikel satışını askıya almak zorunda kaldı. Yukarıda saydığım gibi birçok farklı örnek mevcut. Bu örneklerin tümünden etkileşimimizin olması doğal ve bundan bizi yöneten Başkanlık sistemini sorumlu tutmamız yanlış olur…
Pandemi sonrasında yenidünya düzenin de dengelerin ayarının fazlası ile kaçtığını belirtmek isterim. Asgari ücrete yapılan 2022 yılı zammı anında eridi. Aşırı fiyat artışları dolaysıyla alım gücü düşmüş Emekli ve Asgari ücretli açlık sınırını aşmış durumda. Zengin beş kat zenginleşti. Emekli ve asgari ücretli ise on kat fakirleşti…
Gayrı Safi milli hâsıla içindeki payı, ülkenin ekonomik gelir yapısına göre, doğru şekillendirmek zorunda olunan unsurların başındadır. Bizim ekonomik yapımızda, bu oranın, sağlıklı olduğunu söylemek ise mümkün değil. Bunu söylerken, ihracat kalemlerin de birçok yanlış ve sonu bir türlü gelmeyen teşvikleri ise ayrıca değerlendirmek gerekiyor. Doğru ve katma değeri olan ihracatın desteklenmesinin, ne kadar önemli olduğunun bilinci ile mevcut ihracatımızın içinde, ciddi bir oranın, devletin ve vatandaşın sırtında külfet olduğuna inanmıyorum. Kamunun giderek hantallaştığı ve genel ekonomi içinde, yük dağılımının dengeleyicisi olarak üzerinde durulması gereken en hassas noktaların başında iş piyasası gelir. İş piyasasını ayakta tutacak likidite arzının seviyesi ise fiyat istikrarının belirleyicileri arasındadır…
Alım gücünün düşmesiyle ilgili şikâyetleri sayfalarca yazabilirim. Benim yazımda önemli olan ise ülkemizde köklü bir planlama ve fahiş fiyat yükselişini durdurmaktır…
Bu yüzden dünyadaki ekonomik deprem, kimi yerlerde sarsıntılara yol açarken, ülkemizde emekli ve asgari ücretlide yıkımlara sebep oluyor. Kontrollerin dışında yeni çıkarılacak kanunlarla her isteyen istediği gibi fiyat artışı yapamayacağının önüne geçilmesi gerekir. Gerekli önlemler alınmadığı süre içerisinde ülke ekonomisi de olumsuz etkilenecektir. Hemen alınacak doğru kararlar ve çıkarılacak kanunlar ile yarını kurtarabileceğimiz gibi, bugün alınmayan kararlar yarınımızı ipotek altına alacağını, gelecek nesilleri de etkileyeceğini unutmayalım…