Neredeyse en keskin ve belirgin olarak okullarda öğretilen bilgiye göre Türklük, Türkçülük Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinde, Osmanlılık ve İslamcılık akımları ile beraber ortaya çıkarılmış bir yapıdır. Yapı dediğiniz şey sizin her hangi bir oluşum değil miydi? Sizce Türklük sadece birkaç kişinin bir araya geldiği ve fikir ortaya atıp oluşturdukları fikirden mi ibaretti? ASLA, DEĞİL BUNU KABUL ETMEM SÖZ KONUSU BİLE YAPILMASINI HOŞ KARŞILAMAM… Bu konu da yazı yazmak haddim olmayacağını düşünerek ve sizleri de okuduğum ve yaşam biçimi olarak gurur duyduğum iyi ki Türk’üm dediğim o satırları sizinle paylaşmadan önce başka bir şey anlatmak istiyorum… Bir yolculuğun en güzel tarafı o yolculuğun size kattığı bilgi ya da tecrübedir ve yollara dahi atlara olan hayranlığımı bir kenara bırakıp yolculuğunun bana kattıklarını ve ondan sonraki süreci sizinle paylaşmak istiyorum, izninizle… Dün Uşak’tan çıkıp Altıntaş- Kütahya üzerinde araç maalesef arıza verip iki saat bekleme zorunluluğu hâsıl oldu. O bekleme sürecinde çantamda ilk defa taşıdığım Özdemir ASAF’ın  “Yalnızlık Paylaşılmaz” adlı şiir kitabını okumaya koyulmuştum.  Okuma süreci ne kadar sürdü bilmiyorum ama artık telefonu elime alıp sosyal medyada bakınmaya başlamıştım. Gönülden sevdiğim ve saydığım, tabiri caiz ise beni adam eden Hocam, Bayram Ayhan’ın paylaşımı dikkatimi çekti; “Türklük kavanozsa İslamiyet baldır. İslamiyet olmasaydı Türklük içi boş kavanoza benzerdi.” (Necip Fazıl Kısakürek) sonra tekrar hareket halinde olduğum için altında yazan yorumu göz ucuyla da olsa okudum ama aklımda sadece Oğuzhan’ın ve Türk olmadığı için evlenmediği, babası ile savaştığı bilgisi kaldı… Sadece bu bilgi bile beynimin bir köşesinde yer etmiş ve eski dönemleri düşünmeye başlamış idim. Aklıma Ziya Gökalp, Nihat Atsız gibi şairler geldi. Lisede Edebiyat dersinde “Türkçülük Akımı(!)” diye bir akımdan etkilenip kalem tutan şairler… Ve Hocam sayesinde Öğrendiğim Seyyid Ahmet Arvasi… Necip Fazıl… Türk, Türkçülük, Edebiyat, şiir derken birden ilk başta da yaptığım bize öğretilen Türkçülük tanımı, okuldaki bilgi sistemi derken birden Tarih dersinde bir konuyu eksik anlattığını düşündüğüm öğretmenimi uyardıktan sonra beni sınıftan atması geldi… Tam bir çorba olan kafam artık yolunda vermiş olduğu yorgunluk ile kendini dinlenmeye bırakmıştı… Bugün, 05.05.2022 tarihinde uygun vakti kollayıp hocamdan tekrar bulamadığım o paylaşımını rica ettim sağ olsun zahmet edip gönderdi… Ben köşe yazımın sonuna gelmiştim ki yazımın yarım sayfasını sildim, silmek zorundaydım da  çünkü okuyacağınız bilgi ve teşekkür yazısının üzerine edeceğim tek bir kelime haddini aşmışlık dışında bir şey olmazdı ve işte o yazılar; “OĞUZ HAN "Türklerin Soy Kütüğü kitabında, Nuh Aleyhisselamdan Kara Han'a kadar Türklerin İslam itikadında/inancında oldukları, bu hükümdardan itibaren bozuldukları kaydı vardır. (İslam Hz. Âdem Aleyhisselamla başlar ve bütün peygamberler insanlara hak din olan İslam'a çağırmış olup zaten hepsi de Müslümandırlar) Hak DİN İslam’dan ayrılan ve putperest olan Kara Han, Oğuz Han'ın Babasıdır. Oğuz Han'ın Hayat Hikâyesi de ilginçtir. Doğumundan itibaren üç gün boyunca annesini emmez. Annesi bu duruma çok üzülür. Rüyasında, oğlu kendisine "Bir olan yaratıcıya inan, aksi halde süt emmeyeceğim" der. Şefkatinden dolayı annesi bir olan yaratıcıya iman eder. Oğuz da böylece emmeye başlar. Büyüyüp serpildiğinde ise etrafındaki nice güzel kızları, putperest oldukları için kabul etmez. Fazla güzel olmayan amcasının en küçük kızı ile putperest olmadığı için evlenir. Bundan erkek evlatları olur.” Aradan Uzun yıllar geçer. Türk Töresini çiğneyen babasıyla çatışır ve obayı terk eder. Bir süre sonra Aralarında Bir Savaş çıkar. Bu savaşta Putperest baba Kara han öldürülür (2)Devletin başına Oğuz geçer. Oğuz Kağan'ın Bu Haliyle bir peygamberin rahle-i tedrisinde bulunmuş olduğu Tahmin Edilmektedir. Bu nedenle birçok İslami kaynakta ismi anıldığında Rahmetullahi Aleyh / Allah'ın Rahmeti Üzerine Olsun diye dua edilir" TEŞEKKÜRLER Teşekkürler Abdulkerim  Satuk Buğra Han'a, dedelerinin batıl dinini terk edip, Müslüman olduğu ve Türk’ün Müslüman oluşuna vesile olduğu için. Teşekkürler Selçuk Bey'e, "Bir Mümin Bir Kâfire Haraç Vermez" Diye Ayaklanarak, SELÇUKLU Devletini Kurup, İslami "Doğru" bilme, anlama ve yaşama yolu Ehl-i Sünnet mezhebinin kılıç ve zırh lığını yaptığı için. Teşekkürler Osman Bey'e, "Bizim Dâvamız Kuru Cihangirlik Dâvası Değil, İlay-ı Kelimetullah İçin Nizam-Âlem Dâvası" diyerek, aynı mezhep çizgisinde osmanlı devletini kurduğu için. Teşekkürler Fatih Sultan Mehmed Han'a, kendisini ve bu milleti Allah Resulünün methine mazhar kıldığı İçin. Teşekkürler Yavuz Sultan Selim Han'a, Kanuni Sultan Süleyman Han'a, Ulu Hakan Abdulhamid Han'a ve diğerlerine, Türk'ü asırlarca "SULTAN MİLLET" mevkiine oturttukları için. Teşekkürler Üstadım NECİP FAZIL ve SEYYİD AHMED ARVASİ Hocama, Türk'ün sadece sanat ve aksiyonda değil, fikirde de birinci olabileceğini gösterdikleri için... Allah Cümlesine Rahmet, Mekânlarını Cennet Etsin. Âmin”