51 yıllık gazetecilik yaşantımda yolumun kesiştiği ve yıllarca Yeni Asır Gazetesinde birlikte çalıştığım 42 yıllık dostluklarımızın hiç bitmediği Hamdi Türkmen, Erol Yaraş, Meslektaşlarım, Gazeteci Arkadaşlarım. Tabi çok gazeteci Ağabeylerim, saygı duyduğum dostlarım var. Birçok arkadaşlarımız gibi Hamdi Türkmen, Erol Yaraş, biz muhabirlikten beraber geldik. 19 yıl gece muhabirliği yaptığım ve Geceleri hazırladığım haberlerin filmlerini ve gece yaşadığım olayları bıraktığım İstihbarat defterimi Hamdi ve diğer arkadaşlarım merakla izler ve geceden ne kalmış diye ilgilenirlerdi. Hamdi Türkmen Yazı İşleri Müdürü, Genel Yayın Müdürü olduğunda, yıllarca benim istihbarat defterimi yeni gazeteci arkadaşlara toplantı da örnek olarak göstermişti…
Önceki gün aldığımız acı haberle arkadaşımız Hamdi Türkmen’in yakalandığı amansız hastalığı katili olmuştu. Yıllarca evlerimizde eşlerimizden daha çok birlikte zaman geçirdiğimiz Hamdi Türkmen yoktu. Rahmet ve Rahmana kavuşmuştu. İş yerinde insanlar olumsuzluklar yaşayabilir ama bir ölen arkadaşımızın ve arkadaşlarının arkasından konuşmak yakışmaz. Çiftler evlenirken “Nikâh memuru” sorar, ‘evlenen çiftlerin hakkında konuşmak isteyen var mı? Ya şimdi konuşsun ya da ebediyen sussun.’ Der.
Ölenin arkasından sadece “Rahmet okunur” Hamdi Türkmen Kardeşimize Allah’tan rahmet diliyorum. Mekânı cennet olsun. Ailesine ve Basın camiasına sevenlerine başsağlığı diliyorum…
Modern çağın imtihanı; yoksulluk ve israf!
Hayat pahalılığının başını alıp gittiği, insafsız satıcıların zam peşinde koşmaya devam ettiği ve bir de israfın karşımıza çıkması, hayat pahalığını daha da körüklüyor. İhtiyacımız olanı aşırıya kaçmadan kullanmak; İsraf ise gereksiz aşırı tüketmektir. İhtiyaç sahibi insan haklarına da tecavüzdür…
İsraf; aklın belirlediği makul ölçülerin dışına çıkmak, sahip olunan imkânları meşru olmayan gayeler için kullanmak, saçıp savurmaktır. İsraf; ölçüyü aşmak, aldanmak, ziyana sebep olmak, apaçık bir gaflete düşmektir. Yüce Allah; insanoğlunun yeme, içme ve harcama konusunda belirli bir denge içerisinde kalmasını istemiş, birçok ayette de bu hususa işaret etmiştir: “Eli sıkı olma, büsbütün eli açık da olma. Sonra çaresiz kalırsın.” (İsrâ, 17/29.)
Bu iki durum da birbirinin tersi olan fakat onaylanmayan tutum ve alışkanlıklardır. Hem kişiye hem de topluma sayısız zarar vermektedir. Müminler her yönü ile ölçülü, dengeli olmalı; sınırı aşmamalıdır. İslam’da israf yoktur. Emanet olarak verilen kaynaklar verimli kullanılır. İhtiyaç ve zaruret dengesi her daim dikkate alınır. Temel ihtiyaçların temini için üretim yapılır. Kapitalist anlayışta olduğu üzere sırf üretim yapıldığı için tüketim yapılmaz...
Dinimiz, bize tüketim ve harcamalarımızda haramdan kaçınma, helali esas alarak tüketme, temizlik, aşırılıklardan uzak durma, sağlığını tehlikeye düşürmeme ve çevredekileri de hesaba katma gibi temel ölçüler belirlemiştir. Müslüman; “Servet benim değil mi istediğim gibi harcarım” düşüncesinden sıyrılıp “Sahip olduklarımda fakir, muhtaç ve diğer toplum kesimlerinin de hakkı var.” diye düşünerek hareket etmelidir…
Burada dinimizin kurallarından örnekler verdiğim yazımda, biz insanlara büyük iş düşüyor. Aşırı fiyat artışları varsa tüm insanları ihtiyacı kadar almaya ve fazlasını alıp sonra çöpe atmak yerine fazla mala harcamadıkları paraları ceplerinde kalacağını iyi düşünmeye davet ediyorum. Bizler sadece ihtiyacımız kadar olanı alırsak, Marketlerin satamadıkları malı ne yapacaklar onlar da fiyat indirimine gidecekler ve ucuzluk oluşmaya başlayacaktır…
İlgili Bakanlıklar ise, tarladan, markete varıncaya kadar gerekli tüm kontrol mekanizmasını oluşturursa, ne kadar da serbest piyasa olursa olsun her isteyen istediği fiyata mal satamayacağını anlamlıdır…