“Adalet Mülkün Temelidir” Ne Demektir?
Adalet mülkün temelidir sözü ülkemizin her yerindeki adliye binalarında ve duruşma salonlarında asılıdır. Cümle çok kısa ve anlaşılır gibi dursa da esasında yanlış bilinmektedir. Bunun sebebi de cümle içerisindeki “mülk” kelimesinin gayrimenkul biçiminde anlaşılmasındandır. Buradaki “mülk” kelimesi Arapça bir kelimedir ve “devlet, ülke, iktidar, düzen, egemenlik” anlamlarına gelir. Bu cümlenin anlamı şöyledir: “Adalet devletin (egemenliğin) temelidir…”
Söz Kime Aittir ve Açıklaması Nedir?
Adalet mülkün temelidir sözünün Atatürk'e ait olduğu düşünülür fakat bu söz Hz. Ömer'e aittir. Adalet mülkün temelidir sözü ile anlatılmak istenen bir devletin veya düzenin esası adalettir…
Bugün sizlere, 16.yüzyılda Almanya’da yaşanmış “mahkeme” hikâyesini anlatacağım. Yaşanmış ibretlik bir mahkeme kararı ile ilgilidir. 500 yıl geçmesine rağmen günümüzde anlatılır...
Adalet, herkese adil davrandığı, eşit adalet dağıttığı zaman, vatandaşların da yargıya olan güveni artar. Adalet, devletin ayakta kalması, yaşaması için şarttır. Adalet, devletin temelidir. Herkese eşit dağıtılmalıdır. Hukuk terazisi hep dengede olmalıdır…
Olay 1506’da Frankfurt’ta olmuş. Bir tüccar 800 altın kaybeder. Yoldan geçen bir marangoz bu tüccarın çantasını bulur. Dindar marangoz cüzdanı bulduğunu kimseye söylemez. Kaybedilen bu parayı sahibinin arayacağını düşünür. Marangoz kiliseye gider. Rahibin, Frankfurt’a gelen bir tüccarın 800 altın kaybettiğini ve bulanın 100 altın ile ödüllendirileceğini söylediğini duyar. Bunun üzerine marangoz parayı getirir ve Rahibe teslim eder. Tüccar gelir ve çantayı alır. Ancak marangoza, vaat etmiş olduğu 100 altını ödemeyi reddeder. Marangoza 5 altın uzatır. Marangoz tüccara sözünü tutmasını söyler. Açgözlü tüccar, vaat edilen 100 altını vermemek için cüzdanında 800 değil 900 altın olduğunu iddia eder ve marangozun çantadan para aldığını söyler…
Bunun üzerine Rahip ayağa kalkar. Marangozu tanıdığını ve onun dürüst bir adam olduğunu, asla böyle bir şey yapmayacağını söyler. Tartışma kızışır. Rahip, tüccarı ve marangozu Frankfurt mahkemesine götürür. Yargıç, süreci başlatır. Tüccara, İncil’e elini koyarak 900 altın kaybettiğine dair, yemin etmesini söyler. Tüccar tereddüt etmeden elini İncil’e koyar ve yemin eder. Yargıç, marangoza 800 altın bulduğuna dair, yemin etmesini söyler. Marangoz da elini İncil’e bastırarak yemin eder…
Herkes merakla yargıcın kararını beklemektedir. Yargıç, her şeyin gün gibi açık olduğunu belirterek, “Marangoz 800 altın buldu ve tüccar 900 altın kaybetti. Yani marangozun bulduğu altın kesesi tüccarın değil. Dolayısıyla, marangozun bulduğu para, sahibi çıkmadığına göre marangozun kendisine aittir. Tüccar ise kaybettiği 900 altınını aramaya devam edebilir” kararını verir. Fakir bir marangozun haklarını reddeden tüccar, adil bir yargıç tarafından cezalandırılmış ve bu olay Frankfurt Adalet tarihine geçmiştir…
Hukuk devleti ve yargı bağımsızlığı, demokratik bir devletin ve toplumun olmazsa olmazıdır. Yasama, Yürütme ve Yargı organlarının bağımsız olması hem devlet sistemi hem de halk arasında tamamen adalete güven duymasıdır…
Vatandaşların temel hak ve özgürlüklerinin korunmasında, demokrasinin düzgün işlemesinde ve toplum içinde adaletin tesis edilmesinde yargı bağımsızlığı, hukuk devletinin vazgeçilmez bir unsurudur. Yargı bağımsızlığının olmadığı ülkelerde, toplumsal huzur, adalet, demokrasi ve tüm özgürlüklerin gelişmesi ve toplumsal barışın sağlanması ve vatandaş Adaletine güvenmelidir…