Daha gerilere gitmeye gerek yok, yakın tarihimizin çalkantıları içinde geçirdiğimiz toplumsal travmaların çetelesi yoğun ve ağırdır. Depremler, Sel Baskınları, Orman yangınları, say say bitmez bu travmalar... Henüz hatırlarımızdan silinmeyen 1939 Erzincan depremi, 19 Ağustos Gölcük depremi ve dahası Elazığ, Van, iki yıl önce İzmir depremi…
Şimdide Kahramanmaraş merkezli altı saat arayla iki büyük deprem ve 10 ilimiz bu depremden etkilendi. Enkaz altında binlerce insanımız hayatını kaybetti. Binlerce insanımız ise yaralı kurtarma ekipleri, “Kahramanlar” tarafından kurtarıldı. Depremde yıkılan evler, Apartman dairelerini satın alan, kendilerine paralarıyla mezar satın aldıklarını bilmiyordu. Bu binaları yapan müteahhitler, inşaatları kontrol eden Belediye Memurları, mühendisler, mimarları ölen her insan için ayrı ayrı ceza almalıdır… Bundan sonra da bilgisi olamayan tatlı paraya aldanıp müteahhitlik yapıp insanlara ev yerine mezar satanlar, hem bu işe cesaret edememelidir. Hemde Devlet, Adalet bu insanların yakalarına sarılmalıdır…
Bunun adı resmen bir “Katliamdır” ve şimdi de amansız bir yıldırım gibi gelip vuran şu deprem travması… Her enkazdan çıkan o tabutlar, cesetler. Enkazdan sağ kurtulanlar her dakika umut oluyordu. Deprem travması dayanılmaz, herkesin ayrı öyküsü var. İçimizi kavuran yüreğimize yeni bir yangın ateşi düşürüyordu.
Gözyaşlarımız sel misali aktı, ama bağırları tutuşturan bu deprem ateşi söndüremedi...
Tarihi boyunca nice saldırılara, maruz kalan, afet ve acılarla sınanan Türkiye İnsanı, şimdi yeni bir acının sarmalında kıvranıyoruz. Yıkılmak asla ve asla olmaz. Millet, Devlet el ele bu yaralarda kısa sürede sarılacaktır… Milli dayanışmamız dünyada karşılıksız kalmadı, yankı getirdi. Tanık olunan evrensel dayanışma çok önemli tabii ki...
Doğanın Anadolu’ya özel bir darbesi değildir bu hiç kuşkusuz… Yıpranan gezegenimizi yeni felaketlerin beklediğinin ciddi belirtileri var. Her an dünyanın çeşitli yerinde hiç beklenmeyen inanılmaz doğa olayları yaşanıyor. Bunlardan biri de ne kadar acıdır ki işte tarihin önemli medeniyetlerinin yatağı olan zengin geçmişli güzel Anadolu'yu vurdu. Doğal felakete karşı milli dayanışmanın evrensel dayanışmayla birleşmesi ve bu dayanışmanın giderek büyümesi insaniyet adına umut vericidir…
Depremin derin yaraların tarifsiz acısı sürerken o yaraları da en hızlı biçimde sarmak gerekir. Her şeye karşın insanlığın ölmediğini görmek, insanlığın geleceği adına büyük şanstır... Örnekler mi? Dünya Bankası, “yüz yılın felaketi” olarak nitelenen Kahramanmaraş merkezli 10 ili etkileyen 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremler silsilesinin ardından Türkiye için 1 milyar 780 milyon dolarlık kaynak sağlanacağını duyurdu. Başka finans kaynaklarının da harekete geçeceğinin işaretleri midir? Düne kadar Türkiye ile kavga eden Yunanistan şimdi komşusuna yardım akıtma jestine girdi. Dünyanın birçok ülkesinin yardım, kurtarma, sağlık ve rehabilitasyon ekipleri deprem bölgelerinde... Göçük altından her can çıkartıldığında felakete bir gol daha atılmışçasına ayağa fırladık ağlamaklı bir sevinçle saatler boyu gözyaşı döktük...
Gündemin kahramanları zamanla ve kötü koşullarla amansız bir yarış içinde olan hayat kurtarıcılar... Ah be canlarım; hayat kurtaran o köpekler ise hiç bu kadar sevimli olmamışlardı… İspanyolların köpeği Proteo ise can kurtarmaya çalışırken göçük altında kalıp canından oldu… Anlatacak çok müthiş öyküleri olacak bu insanlık destanının insanlık adına...
Hayat devam edecek, bir eksik, bir fazla, yaralar sarılacak güvenli konutlar Devlet tarafından yapılacak ama travmayı nasıl atlatacak…