VAHAP DABAKAN
Köşe Yazarı
VAHAP DABAKAN
 

Dünya siyasetini kimler karıştırmak istiyor!

Siyaset ve seçim çalışmaları tam hız devam ediyor. Gençlerimize şans vermeliyiz. Global düşünmeliyiz ve girişimci olmalıyız. Geçmişi unutmak değil, ders alarak, onu korumak ve daha da geliştirmek önemli. Kıbrıs’ımız bir tane onu yaşatmak ve geliştirmek hepimizin elinde. Martı fırtınanın şiddeti ne isterse olsun, sevdiği denizden asla vazgeçmez…        Dünyadaki siyasi gelişmeleri takip ederim fakat alanım olmadığı için genelde yorumlamaktan kaçınırım ama bir gerçek de vardır ki siyasi gelişmeleri ekonomiden bağımsız, ekonomiyi ise siyasi gelişmeden bağımsız incelemek doğru sonuçlar doğurmaz. İngiltere’nin AB’den ayrılmasıyla dünyanın siyasi, askeri ve ekonomik güçlerini, ABD, Çin, Rusya, AB ve Birleşik Krallık olarak değerlendirebiliriz…        SSCB’nin Aralık 1991’de dağılması sonucunda ABD dünya jandarmalığı görevini tek başına sürdürmeye başladı. ABD, 1776 yılında kuruldu, henüz daha 250. yaşına ulaşmadı. Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşü 250 yıl sürmüştü! Bu yüzden Çin ve Rusya Federasyonu güçlü ve köklü tarihlerinden dolayı ABD için tehdit olarak algılanmaktadır…        Biden imzasıyla geçtiğimiz hafta yayınlanan Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi’nde en dikkat çekici nokta şudur “Tehlikeli bir Rusya'ya baskı yapmayı sürdürürken, uluslararası düzeni yeniden şekillendirme niyeti ve kabiliyetini artıran tek rakip olan Çin Halk Cumhuriyeti ile etkin şekilde rekabet edeceğiz.” Bu sözlerden ABD tarafından esas tehlike olarak Çin’in görüldüğü anlaşılmaktadır. Ukrayna-Rusya savaşında ABD’nin Ukrayna’nın yanında olmasından da anlaşılıyor…        Toplantıda Jinping’in konuşmasında ABD’den açık olarak bahsetmemesine rağmen mesajlarının önemli bir kısmı ABD ile ilgiliydi. Özellikle, Tayvan ile ilgili mesajlar iki ülke arasında gerilimi artıracak yöndeydi. Kongrede bir önceki başkan Jintao’nun, Jinping’in konuşmasından önce görevliler tarafından salondan çıkarılması dikkat çekiciydi!        Mao döneminde (1949–1976) uygulanan Planlı Ekonomi ile Çin arzu edilen seviyeye gelememişti. Mao sonrası iktidara gelen Xioaping ile uygulanmaya başlanan kapitalist ekonomileri kendi silahları ile vurma amacı ve dışa açılma, reform politikası sonucu geliştirilen Çin Tarzı Sosyalist Piyasa Ekonomisi ile Çin, dünya ekonomisinin son 40 yılına damga vurdu. 1980-2020 arasında ABD ekonomisi altı kat büyürken, Çin ekonomisi 76 kat büyüdü. Bu arada Xioaping, Mao gibi uzun süreli liderliğin önüne geçilmesi adına iki dönem sınırlandırmasını getirmiştir…        2021’de Çin’in ABD’ye ihracatı 506 milyar dolar, ithalatı ise 151 milyar dolar olarak gerçekleşti. Çin lehine 355 milyar dolarlık ticaret fazlası söz konusu. Çin’in elindeki 1 trilyon dolarlık ABD tahvilleri ise başka bir konuydu...        İki ülke arasındaki siyasi mücadele mutlaka ticari ve ekonomi alana da yansıyacaktır. Trump döneminde, dünya bunu yaşamıştı. Rusya’da bu denklemin içerisinde mutlaka dikkate alınması gereken bir aktördür özellikle önemli müttefiklerinden olan dünyanın 5. Büyük ekonomisi ve 4. Güçlü orduya sahip Hindistan’ı da düşününce sonun neye çıktığını daha iyi görülüyor!        Son açıklanan listeye göre dünyanın en güçlü orduları sırası ile ABD, Rusya ve Çin. Askeri bütçelere göre ise ABD, Çin ve Rusya. Bu siyasi ve ticari savaşlar da Türkiye’nin doğru stratejiler izlemesi Milli Savunma çalışmalarına hız vermesi ve kendi silahlarını kendisinin üretmesi son derece önemlidir. Bu arada Çin’in küresel gücünü artırma adına daha aktif politika izlemesi beklenmektedir…
Ekleme Tarihi: 03 Nisan 2023 - Pazartesi

Dünya siyasetini kimler karıştırmak istiyor!

Siyaset ve seçim çalışmaları tam hız devam ediyor. Gençlerimize şans vermeliyiz. Global düşünmeliyiz ve girişimci olmalıyız. Geçmişi unutmak değil, ders alarak, onu korumak ve daha da geliştirmek önemli. Kıbrıs’ımız bir tane onu yaşatmak ve geliştirmek hepimizin elinde. Martı fırtınanın şiddeti ne isterse olsun, sevdiği denizden asla vazgeçmez…

       Dünyadaki siyasi gelişmeleri takip ederim fakat alanım olmadığı için genelde yorumlamaktan kaçınırım ama bir gerçek de vardır ki siyasi gelişmeleri ekonomiden bağımsız, ekonomiyi ise siyasi gelişmeden bağımsız incelemek doğru sonuçlar doğurmaz. İngiltere’nin AB’den ayrılmasıyla dünyanın siyasi, askeri ve ekonomik güçlerini, ABD, Çin, Rusya, AB ve Birleşik Krallık olarak değerlendirebiliriz…

       SSCB’nin Aralık 1991’de dağılması sonucunda ABD dünya jandarmalığı görevini tek başına sürdürmeye başladı. ABD, 1776 yılında kuruldu, henüz daha 250. yaşına ulaşmadı. Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşü 250 yıl sürmüştü! Bu yüzden Çin ve Rusya Federasyonu güçlü ve köklü tarihlerinden dolayı ABD için tehdit olarak algılanmaktadır…

       Biden imzasıyla geçtiğimiz hafta yayınlanan Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi’nde en dikkat çekici nokta şudur “Tehlikeli bir Rusya'ya baskı yapmayı sürdürürken, uluslararası düzeni yeniden şekillendirme niyeti ve kabiliyetini artıran tek rakip olan Çin Halk Cumhuriyeti ile etkin şekilde rekabet edeceğiz.” Bu sözlerden ABD tarafından esas tehlike olarak Çin’in görüldüğü anlaşılmaktadır. Ukrayna-Rusya savaşında ABD’nin Ukrayna’nın yanında olmasından da anlaşılıyor…

       Toplantıda Jinping’in konuşmasında ABD’den açık olarak bahsetmemesine rağmen mesajlarının önemli bir kısmı ABD ile ilgiliydi. Özellikle, Tayvan ile ilgili mesajlar iki ülke arasında gerilimi artıracak yöndeydi. Kongrede bir önceki başkan Jintao’nun, Jinping’in konuşmasından önce görevliler tarafından salondan çıkarılması dikkat çekiciydi!

       Mao döneminde (1949–1976) uygulanan Planlı Ekonomi ile Çin arzu edilen seviyeye gelememişti. Mao sonrası iktidara gelen Xioaping ile uygulanmaya başlanan kapitalist ekonomileri kendi silahları ile vurma amacı ve dışa açılma, reform politikası sonucu geliştirilen Çin Tarzı Sosyalist Piyasa Ekonomisi ile Çin, dünya ekonomisinin son 40 yılına damga vurdu. 1980-2020 arasında ABD ekonomisi altı kat büyürken, Çin ekonomisi 76 kat büyüdü. Bu arada Xioaping, Mao gibi uzun süreli liderliğin önüne geçilmesi adına iki dönem sınırlandırmasını getirmiştir…

       2021’de Çin’in ABD’ye ihracatı 506 milyar dolar, ithalatı ise 151 milyar dolar olarak gerçekleşti. Çin lehine 355 milyar dolarlık ticaret fazlası söz konusu. Çin’in elindeki 1 trilyon dolarlık ABD tahvilleri ise başka bir konuydu...

       İki ülke arasındaki siyasi mücadele mutlaka ticari ve ekonomi alana da yansıyacaktır. Trump döneminde, dünya bunu yaşamıştı. Rusya’da bu denklemin içerisinde mutlaka dikkate alınması gereken bir aktördür özellikle önemli müttefiklerinden olan dünyanın 5. Büyük ekonomisi ve 4. Güçlü orduya sahip Hindistan’ı da düşününce sonun neye çıktığını daha iyi görülüyor!

       Son açıklanan listeye göre dünyanın en güçlü orduları sırası ile ABD, Rusya ve Çin. Askeri bütçelere göre ise ABD, Çin ve Rusya.

Bu siyasi ve ticari savaşlar da Türkiye’nin doğru stratejiler izlemesi Milli Savunma çalışmalarına hız vermesi ve kendi silahlarını kendisinin üretmesi son derece önemlidir. Bu arada Çin’in küresel gücünü artırma adına daha aktif politika izlemesi beklenmektedir…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve denizli20haber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
islami sohbetler sohbet elektronik sigara omegle tv türk sohbet islami sohbet cinsel sohbet baskılı poşet baskılı poşet emlak seviye 5 mutfak lavabo tıkanıklığı açma özellikleri su böreği sipariş galeri yetki belgesi nasıl alınır yalama taşı dijital pazarlama ajansı