30 Mayıs, Dünya Çevre Günüydü... Ancak 14 Mayıs, 2.Tura kalan 28 Mayıs Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin gölgesinde kaldı!
İzmir için büyük iki şans, İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger ve İzmir Emniyet Müdürü Mehmet Şahne, Vali Yavuz Selim Köşger ve İzmir için her konuda, uyuşturucudan, trafiğe, olaylara, İzmirlilerin huzur ve Güvenini sağlamak için birlikte yaptıkları çalışmalar. Emniyet Müdürü Mehmet Şahne, Polis ekipleriyle birlikte gece gündüz demeden ekiplerinin başında çalışmaları adım adım izliyor…
İzmir Emniyet Müdürü Mehmet Şahne, yalnız insanların huzuru ve güveni için yaptıklarını, Çevre ve Şehircilik içinde çalışmalarını sürdürüyor. Geçtiğimiz gün, Polis Ekiplerinin ve Deniz Polislerinin öncülüğünde Deniz temizliği içinde çalışmalarını sürdürdüler. Dalgıç Polislerin, Kordon boyunda yaptıkları dalışlarda denizden çıkarttıklarını gördüğümüzde “yok artık, bu ne pislik” dedirtti ve izleyenleri hayretlere düşürdü…
Emniyet Müdürü Mehmet Şahne, “Denizlerimizin de ve Denizde yaşayana canlılarında temiz bir çevrede yaşamaları gerekir. İnsanlarımızı denizlerimiz ve çevremizi kirletmemeye davet ediyorum” diyordu…
Çevre günü, İzmir Emniyet Müdürü Mehmet şahne ve Polis ekiplerinin azimli ve kararlılığın bir göstergesi olarak dalgıç Polislerin İzmir Kordon Boyun da dalmaları ve dünya kadar pisliği gözler önüne sermeleri, bir farkındalık yarattı. Özellikle Dünya Çevre Günü nedeniyle yapılan taramalarda neler neler çıkmadı ki, denizin dibinden...
Araba lastikleri, pet şişeler, tenekeler, masa, sandalye, bisikletler ve akla gelebilecek her şey vardı o atıklar arasında. Çevre açısından sadece deniz diplerindeki atıklar dışında günlük hayatımızda bulunduğumuz ortam da çok önemlidir. Turizm sezonunun başlaması ve Çevre Bakanlığı, Belediye Başkanlarının devamlı uyarmalarına karşın insanlarımız temizlik ve çevreye gereken ilgiyi göstermediğini görüyoruz…
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, her toplantıda, her konuşmasında, “Güzel bir İzmir, güzel bir şehir ve temiz çevre için özen gösterelim” diyor… Adam sigarasının izmaritini, içtiği suyun pet şişesini, yediği yiyeceği atık kâğıdını arabanın penceresinden yola fırlatıyor. Kim uyar kurallara? Bu memleket nasıl çağdaş dünyaya adapte olacak?
Çevre temizliği bir ülkenin turizmi ile çok yakından ilgilidir. Mesela ülkemize ilk kez gelecek olan turistler üzerindeki etki ilk intiba çok önemlidir. Adam uçaktan iniyor ve merak ettiği ülkemizi oteline giderken çevreye göz atıyor, denizine, sahillerine bakıyor ve şöyle düşünüyor; “Bu yollardaki atıklar, etrafa saçılan pislikler ne? Sahiller naylonlarla kaplı...
Çevrenin en önemli unsurları, ülkelerdeki anıtlardır. Anıtlar derken aklıma geliyor... Köprüler, muazzam heykeller, Rönesans döneminin kilise ve binaları veya camiler, onun dışında muazzam parkları... Bir de dalga dalga olan çiçek açmış mor ve sarıya boyanan renga renk dağlar...
Şayet yaşadığınız ülke muson yağmurlarıyla süreklilik arz ediyorsa, yemyeşil bir ülkede yaşıyorsunuz demektir. Bunun en basiti, Survivor programında yeşillikler ve yağmurlar altında yarışan gençlerdir. Bir bakarsınız sıcaktan pestile dönmüşler. Bir bakarsınız sağanak yağmurlarda yarışmacılar üşümeden yarışıyorlar. Mevsimler değişiyor. Haziran ayında bile hala yağmurların yağması sel baskınları, bunu göstermiyor mu?
Doğruya doğru, yeşil otlar ülkemizdeki kış mevsimlerinde çevre ayıbımızı kısmen örtüyor. Yaz gelince de çıplak çorak arazilerimiz, kupkuru bir halde ortaya çıkıyor. Söylemek istediğim, temiz bir çevre ve çevre bilinciyle çocuklarımızı yetiştirmektir...