Çarşamba günü başlayan Kurban Bayramı tatilini Cumhurbaşkanı Erdoğan dokuz güne çıkarması ile birlikte turizm canlandı. Turistik otellerde yer kalmadı. Parası olan, turistik otelleri doldurdu. Yurt dışı seyahatler artı. Durumu iyi olmayanlarda evlerinde kendi hallerinde Kurban Bayramı'nı kutlamaya başladı…
Bayram günü, sabah namazıyla birlikte, camilerde toplanıp Kurban Bayramı namazını eda ettik. Bizleri mutlu, manevi günlere kavuşturan yüce Rabbimize avuçlarımızı açarak, İslâm âlemi ile tüm insanlık için dualar ettik. Sevgi ve merhamet duyguları ile kucaklaşıp bayramlaştık. Bu temiz duygular içerisinde kurban kesecek olanlar kurbanlarını kesmek veya kestirmek için evlerine döndü. Allah rızası için, O’nun adını anarak kurbanlar kesildi…
İnsanlar yalnız bayram günlerinde değil de ömrü boyunca, tıpkı bayram günlerindeki gibi herkese sevgi ve saygıyla dolu birbirine bakabilselerdi. Ne olurdu, kötü düşüncelerin hiçbiri, kıskançlık, dargınlık, gönüllerinde hep bayram sevincini birlikte yaşasaydık…
Mekke ve Medine de Hac ibadetini de yerine getirmeye çalışan Müslümanlar var. Bu kutsal ibadeti yerine getirmeye çalışan kardeşlerimizin sevincine bizler de katılıyoruz. Yüce Rabbimizden onların Hac ibadetlerini kabul etmesi için dua ederken aynı ibadeti bizlere de nasip etmesini diliyoruz…
Bayram da inanç var, sevgi var. Elimizdeki nimeti, gönlümüzdeki sevgiyi ne kadar çok paylaşabilirsek, bayramın anlamı o kadar çok yayılacaktır. Böylece paylaşmanın nasıl bir gönül zenginliği olduğunu idrak etmiş olacağız. Toprağa düşen Kurbanın kanıyla, Kâbe’den fışkıran ve zemzemle yıkanan kardeşlik tohumu, gönül saksısında elbette yeşerecek ve yüce Allah’a uzanan eller gibi, insanlığa dua için göklere yükselecektir. Kazanan kardeşlik olacaktır…
Bir arkadaşım Hacı olmak için gittiği Mekke’den arıyor beni ve anlatıyor; Dünya Müslümanlarının hacı olmak için aktığı kutsal topraklar. Bu sayede Mekke mihrap oldu, Medine minber… Yeryüzü bir mescit halini aldı. Tevhit gerçeğini her an milyonlarca dille kâinata ilân etmeye başladı. Ve kutsal topraklarda, asırlardan beridir Rabbini zikreden bir kalp gibi atıp durmaya devam ediyor. Burada sevgi seli vatanın dağından, bağından kopup geliyor; Hac kervanıyla beraber, Kâinat Efendisi’ne selâm taşıyor: “Anam, babam sana feda olsun Ya Resulullah!”
Dünya, dünya olalı hiçbir insan böyle bir sevgiyle sevilmedi. Bu sevgi, gönüllere zorla yerleştirilmediği gibi, yerleştiği yerden onu çıkaracak gücü de kimse kendinde bulamadı. Kutsal topraklardan yıllarca öncesinden yükselen hitap, aynı canlılık ve tazelikle Müslümanların kalplerinde işte böyle hükmediyor…
Kurban nedir? Esas olarak sevilen uğruna sevdiğini harcamak, feda etmek, sunmaktır. Hz. İbrahim imtihan gereği, “en sevdiği evlâdı İsmail’i Rabbine kurban etmek istedi.” Allah-u Teâlâ onu denemişti. Anlaşıldı ki o her zaman olduğu gibi Allah’a itaatkâr bir kul… O, daha önce de imtihan edildi. Dininden vazgeçmediği için ateşe atıldı. Allah’ın rızası için yanmaya kendi kendini kurban etmeye razı bir kuldu. Fakat ateş onu, Allah’ın emri ile yakmadı…
Ramazan Bayramı'na (Şeker Bayramı), Kurban Bayramı'nı (Et Bayramı) şekilden görüyoruz. Hâlbuki Kurban Bayramı, bizlere Rabbimizin bir lütfu, emridir. İmkânımız varsa, kurban keselim. Olan olmayan kardeşlerine kurban eti ikramında bulunmalıdır… Bizde, seven sevdiğine “Kurban olayım” der. Kurban olmak, sevginin ifadesidir...
Kurban Bayramınız kutlu, gönülleriniz kardeşlik sevinciyle dolsun…