Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan, BM toplantısında konuşuyor. Türkler televizyonlarının başında ‘Reisi’ izliyor. Sloganlar sokakları inletiyor; “Reis, Dik dur eğilme, Bu Millet seninle” 15 Temmuz FETÖ darbesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çağrısıyla sokağa çıkan Türk Milleti, tankların ve silahların önlerine geçmiş Ülkelerini ve Demokrasiyi korumak için kendileri kalkan yapmışlardı...
Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan Birleşmiş Milletlerde konuşmasını yaparken; “Dünya Beş’ten büyük” dedi. Başta Moody’s, hemen not indirimine geçti. Daha önce Türkiye yatırım ülkesiydi diye not yüksekti. Cumhurbaşkanı BM de konuşunca mı yatırım yapılmaz ülke olarak hemen not düşürüldü. Bu aslında bir türlü Türkiye’yi cezalandırmak ve Erdoğan’a darbe vurmaktır. Türkiye “Dik duracak, eğilmeyecek” Piyasalarda bunu gösterdi. Dolar’da, Avro’da yani piyasalarda bir yükselme olmadı daha çok piyasadan hisse alımları tavan yaptı. Moody’s oldu Mosmor…
Türkiye’nin aşırı yükselişini gören ABDE ve batı telaşa kapılıyor. Türkiye avucumuzdan çıkacak mı? Türkiye’yi içeride ve dışarıda eleştirenler çok ama ağzı olup da Türkiye’yi savunmayanlar, atılan çamuru temizlemeye çalışan azınlıkta kalıyor... Özellikle de Batı dünyası her fırsat, ortam ve platformda Türkiye’yi itibarsızlaştırmak için ellerinden geleni yapmaya çalışıyorlar...
Ben Ekonomist değilim. Pek ekonomi konusunda da yazmam. Herkes bildiği işi yaparsa, bildiği konuyu yazarsa kimse kesmenin sahasına da tecavüz etmemiş olur. Fakat bazen bu dış güçlerin Türkiye’ye ve Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’a karşı hasmihane yürüttüğü düşmanlıktan dolayı Türkiye’ye zarar vermeye kalkınca kendimi tutamıyorum. Cumhurbaşkanı Erdoğan, doğruları söylüyor ve insanların gözlerini açmasını söylüyor. Dünya’yı uykudan uyandırıyor. Bu durum da ABD’nin, Batının işine gelmiyor. Tekere çomak sokan bu adamı bir türlü devirmeyi başaramıyorlar. Reisin arkasında dik duran Türk Milleti var…
Bakın Türkiye, uluslararası istatistiklere göre ne haldeymiş!
Bu yılın ilk ve ikinci çeyreğinde tüm jeopolitik risklere, küresel dalgalanmalara, teröre ve sözde darbecilerin yaratmaya çalıştığı kaosa rağmen Türkiye ekonomisi yüzde 4,8'lik büyüme oranıyla, Türkiye Avrupa ekonomileri arasında ilk sıraya yerleşmiş. Bunda Türkiye’nin son 27 çeyreklik dönemde yani neredeyse son 7 yıllık dönem içinde kesintisiz büyümesi ve Batı dünyasının Türkiye’ye yönelik planladığı ve hazırlayarak eyleme soktuğu tüm ölümcül girişimlere, teröre, finansal kısıtlamalara ve ihracatın önünü kesmek girişimlerine rağmen büyüme hızının yüzde 3’ün altına düşmemesi çok etkili oldu tabi. Buna karşın gelişmekte olan ülkeler arasında son derece güçlü olduğu iddia edilen Brezilya ekonomisi ise dünyada sürmekte olan ekonomik durgunluğa ve küresel dalgalanmalara dayanamayarak ikinci çeyrekte yüzde 3,8 küçüldü, terör ve jeopolitik riskler olmamasına rağmen.
Türkiye şimdi yüzde 4’lük büyüme hızı ile G20 (Grup Twenty), yani gelişmiş ülkeler içinde en hızlı büyüyen dördüncü ülkesi olmak konumunda. Bunun da nedeni küresel krizin başlangıcından itibaren 6.9 milyon kişiye, 2015 yılında da 880 bin kişiye istihdam sağlaması. Kısaca bu dönem içinde Avrupa Birliğinde birçok ülke batarken, birçoğu da negatif büyüme hızı, kapanan işyerleri, işten durdurulanların sayısının yükselmesi ile boğuşurken, Türkiye, attığı akıllı adımlarla, teşvik ettiği yatırımlarla ve çağdaş projelerle ekonomisini büyütmüş, kıskanılacak hale getirmeyi başarmıştır...
En önemlisi de “Ekonomik ve İşbirliği Kalkınma Örgütü'nün (OECD) bulguları, değerlendirmeleri ve ön görüsü. OECD’ye göre Türkiye büyümede, 34 üye ülke arasında bir basamak daha yukarı tırmanıyor. Yılsonunda da yeri ilk üçün içinde olacak. OECD’nin ön görüsüne göre de 2017'de sıralamadaki yeri İrlanda’dan sonra ikincilik olacağını söylüyor...
Kim ne derse desin. Kim ne yaparsa yapsın, Türkiye Ekonomi yolunda doğru adımlar atıyor. Türkiye’yi yıkmaya çalışanlar her seferinde planları tutmuyor ve hayal kırıklığına uğruyor…
Türkiye’de söylenen bir deyim vardır; “Moody’s kendi çaldı kendi oynadı…”