PİRİNCİN TAŞLARI
Televizyon da “Seksenler” dizisini izlediğim yıllar da ‘Şimbil’ Bakkal vardı. Marketlere kafa tutuyor ve müşterilerini marketlere gitmesini önlemeye ve Bakkalları yaşatmak için çaba harcıyordu. Aklıma geldi…
Türkiye Bakkallar Federasyonu Genel Başkanvekili Emin Bağcı; “Bakkal ve Bayi Esnafımızın elinde bir tek Sigara ve Alkol kaldı. Bu ürünlerden de kar edebilmek için fazla satış yapıp sürümden kazanmak gerekmekte. Fakat ne yazık ki bu ürünlere gelen zamlarla o da mümkün olmamaktadır. Bu serzeniş, Bakkalların haklılığını ortaya koyuyor…
AVM’ler şehir içlerine girdi ve Bakkalların yerini almaya başladı. Geçenlerde marketlerde fiyatlar aldı başını gitti. AVM müşterileri bir yıl ölçeğinde, ülkemizin her şehrini düşünerek hesaplandığında yaklaşık 10 milyar insan AVM’lere akıyor…
Bir ay içinde AVM ziyaret etme sıklığı da çok fazla, 10’a yakın. Hafta sonları hafta içine göre daha fazla tercih ediliyor. AVM’lere gelen tüketicinin dışarıda yemek yeme sıklığı, ayda 7-8, sayı giderek artıyor. Bu oran İstanbul, İzmir, Ankara müşterisinde Anadolu’ya göre daha yüksek...
Hızlı şehirleşme, köylerden şehirlere iç göç ve alışverişte AVM’lerin doldurması ön plana çıkıyor. Özellikle büyük şehirlerde insanlar, iş hayatından fırsat bulduğunda ailesiyle alışveriş yapmak, eğlenmek, için AVM’lere gidiyor. Her yaştan insana cazip gelecek özelliklerle donatılıyor; Her yaş grubuna özgü ilgi çekici etkinlikler yapılıyor. Buralar, sadece alışveriş değil eğlence, kültür-sanat etkinliği, karşılaşma-buluşma, vakit geçirme yeri oluyor…
Yapılan araştırmalarda; AVM’leri tercih edenlerin motivasyon sıralamasına da; Alışveriş düşkünleri yüzde 28’lik oranla ilk sırada. Bu grubu yüzde 23 ile tasarruf odaklı müşteriler izliyor. Kalite takipçileri ise yüzde 21 ile üçüncü sırada. Son iki sırayı yüzde 15’le ihtiyaç odaklılar ve yüzde 13’le keyif odaklı müşteriler oluşturuyor. Hangi kategoriyi ele alsak alalım, tüketim gerçeğiyle karşılıyoruz…
Biz “AVM’lerde zaman öldürmek” deyip geçiyoruz ama Michael Foucault gibi gündelik hayata iktidar açısından bakarsak, “boş zamanın Kurumsallaşması”nın bu biçiminden siyaset sosyolojisiyle ilgili ilginç sonuçlar çıkarabiliriz. Şehirdeki Bakkalların yerini AVM’lerin alması, demokrasi gerilemesi ve kamusal insanın yok olması ile yakından bağlantılı...
AVM’ler, vatandaş olma bilinci ile bir toplanma, karşılaşma, tartışma alanı asla değiller. Tam tersine tüketerek gerilim giderme, kafa dağıtma, tepkisizleşme mekânları. Buralardaki karşılaşmalar da esasen bu amaca hizmet ediyor. İkinci saptamamız ise AVM’lerin bedenlerin markalaşması gibi tüketim toplumunun yeni bir veçhesine yol âmâsı, imkân sağlaması. İnsanlar bir yandan kimliğinin bir parçası olarak satın aldığı markasını AVM’lerin geniş hollerinde sergilerken bir yandan da bizatihi “bedenlerin markalaşması” diye bir olgunun ortaya çıkartıyor…
AVM yönetimleri de gençleri elde tutmanın yollarını aramaktadır. Bunun bilincine varan, AVM yönetimleri, sebze, meyve fiyatlarını elde tutmak ve tarladan tour denilen dalından ucuza alıp AVM’de pahalıya satılan malları da düşünecek olursak. AVM’ler’e şehir içlerinde açılmasını sağlayan yetkililer. “Bakkal Amcalara” büyük ihanet etmişlerdir. Sebze Meyve pahalanmasına da sebebiyet vermişlerdir. Bu durumlara izin veren yetkililer şimdi nasıl baş edeceklerini düşünsünler…