PİRİNCİN TAŞLARI
Türkiye Millileşme anlamında büyüdükçe batı siyasetçileri ve batı medyası çıldırıyor. Peki, Batı’yı çıldırtan neydi?
Batı medyasında şaşırtan iki zıt başlık beni şaşırtmadı.
S-400'lerin test edilmesine ilişkin olarak “Türkiye, NATO ortaklarını kışkırtıyor” iddiası. Bir diğer başlık, Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenksy'nin Türkiye'ye ziyaretinde ilişkilerin “Görülmemiş bir seviyeye geldiğini” söylemesi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'a onur madalyası takdim etmesini “Erdoğan eski rakibi ve dostu Putin'e sorun çıkarıyor” şeklinde kışkırtıcı yorum yapılmıştı...
The Times'da yer alan ikinci yoruma göre bu, Erdoğan ile Putin arasındaki ilişkileri soğutabilir...
Sadece bu iki başlığa bakarsanız Ankara hem Washington hem de Moskova ile aynı anda ciddi gerilim yaşıyor. İki büyük güç ile ilişkilerde kurduğu dengeyi kaçırmak üzere. Asıl mesele tümüyle farklı bir düzeyde seyir ediyor...
Türkiye’nin milleşme yolunda ilerlemesinden rahatsız olan Batı medyası siyasileri de kullanarak, Türkiye’nin iki süper devletle arasını bozmaya çalışmasıdır…
Bakalım neler oluyor? Böylece ortaya, Avrupa - Balkanlar, Karadeniz - Hazar, Akdeniz-Ortadoğu ve nihayet Pasifik’te oluşan dört baklalı bir zincir çıkıyor. Bu öbeklerin her biri diğeri ile rabıtalı, önce de yazdım, asıl hesaplaşma öncesi cephelerin tahkimatı ve bölgelerinde hâkimiyet kurma savaşı anlamına geliyor…
Türkiye ise bu dört ana parçanın üçüne, dördüncüyü de ekleyip bir arada tutuyor. Yani ilk üç baklayı durdurma veya yaşatma potansiyeline, dördüncüyü de ekleyip bir arada tutma gücüne sahip tek ülkedir…
ABD de 3 Kazım da seçim olması başkanlık yarışı olsa da İstihbarat servisleri dünya ülkelerini yakından takip etmeye devam ediyorlar. Birçok ülke de sorunları yaratan da ABD İstihbarat servisleridir. Sorun bulunmasını NATO ve Avrupa ülkelerinin birçoğu bu durumdan isteksizler. Özellikle savaş istemiyorlar. Karadeniz ve Hazar’da ise Türkiye temel oyuncu. Nispeten istikrarlı bu alana yönelik girişimlere hangi cepheden bakacağı kestirilemiyor. Söz konusu Ortadoğu olduğunda, tamamın da yaşanan gelişmelerden rahatsızlığını, gerektiğinde müdahil olduğunu görüyoruz…
Şunu da ekleyelim, önümüzde Amerikan seçimleri olduğu, Savunma Bakanı’nın açıklamalarını sandığa yönelik saymak akla gelebilir. Amerikan seçmeni bundan ne kadar etkilenir ayrı konu ama ister Trump seçilsin ister Biden bu planı uygulayacaklar. Sadece “yoğurt yiyişleri” farklı olur ama yol yordam değişmez…
Türkiye’nin Azerbaycan-Ermenistan krizinden hareketle, Ukrayna ile kurduğu yeni ve güçlü ilişki, Karadeniz’deki tutumu, Kafkasya da daha görünür olması, ABD/Batı cephesinde yer tuttuğu anlamına geliyor mu?
Gelmiyor. Türkiye’nin herhangi bir kutupta yerleşik hale geldiğini kimse söyleyemez. ABD ve Rusya da söylemiyor. Moskova, Türkiye’nin yerinden memnun. Ankara ABD’ye mesafeli durduğu için değil. Normale yani “ortaya” geldiği, daha bağımsız davrandığı için. ABD ise olması gereken bu mesafeyi, geçmişteki çok yakın konumuna bakarak, Ankara’nın kendisinden uzaklaştığı şeklinde algılıyor. Ama kuşbakışı zaviye bakılınca gösteriyor ki, Türkiye iki ülkeye aynı uzaklıkta ve Her iki ülke de Türkiye’nin olduğu yerden ve konumundan memnun görünüyor…