VAHAP DABAKAN
Köşe Yazarı
VAHAP DABAKAN
 

Türkiye’de Adalet Sarayları!

PİRİNCİN TAŞLARI Saray veya Saraylar kelimesi bize ne anlatır. Türkiye’de bulunan birçok süslü binaya verilen ad diyebilirsiniz. Bu binalardan birçoğu Osmanlı zamanından günümüze kalan Tarihi binalar. Dolmabahçe Sarayı, bunların başında gelir. Yüksek duvarların içinde kalan Topkapı binalarının hepsine Saray denmektedir…        Padişah ve Vezirlerin yaşadığı ancak bunun saray olabilmesi, saray  tarifine uymadığını düşünüyorum. Fransa da Paris’te Versailles Şatosu vardır, aslında biz ona Saray demekteyiz. 1661 senesinde yapımı başlayan ve barok mimari usulde tasarlanan yapı sadece dışı bakımından değil, iç dekorasyon ve yapıtlar heykeller ve resimleri bakımından türünün ender örneklerindendir. Paris’e 20 kilometre güney batısında yer alan bu binalar 86,000 metrekare bir arazi üzerine kurulmuştur. Versay Şatosu 1700’lü senelerde Fransa’nın politika merkezi olmuştur…          Önceleri On bir defa gittiğim Paris’te gördüğüm saraylar mimari bir eser yaratmak için mimarlar olağan üstü çalışmışlar. Binaları dolaşırken, zenginliğin ve ihtişamın olduğunu görmüştüm. Binaların ihtişamı zenginliğin göstergesi olduğunu görürsünüz. Fransa o tarihte çok zengin bir ülke ki böyle binalar kraliyet ailesi için yapılmış. Ancak böyle kraliyet asaletine sahip bir ailenin yıkanabileceği veya tuvalete gidebileceğini düşünmeyen mimarlar, 1 adet bile ne tuvalet nede banyo yapmamışlar…   Napolyon’un eşi  İmparatoriçe Eugenie 1869 senesinde Mısır dönüşü İstanbul’a birkaç gün dinlenmek için gelir. Beylerbeyi Sarayına yerleşir. 6 ay oradan çıkmak istemez. Banyo yaptığı odanın penceresinden yıkanırken boğazı seyreden bir konumu vardır. Beylerbeyi Sarayı, Versay’ın yanında habbe gibi kalmasına rağmen her katta ihtiyaç fazlası banyo ve tuvalet bulunur…        Bizde ise her konağa, yapıya Saray adı takmaktayız. Bilhassa Beylerbeyi iki katlı boğaza nazır Konaktan başka bir şey olmasa gerek. Ancak adına Saray denilmiş ve öyle kalmıştır. Biz millet olarak mütevazı olmak istemeyiz ve her zaman konuları abartmayı severiz. Hani küçük bir evde otursak, adına Konak deriz, eğer konakta otuyorsak adına Saray deriz. Saray’ı iyi bilmek gerekir…   Ankara da bir Saray var demek isterdim ancak orası Saray değildir. Dış Ülkelerin Başkan, Devlet Başkanları, Başbakan’ların ve temsilcilerinin ağırlandığı, Türkiye’ye yakışan bir bina yapılması gerekiyordu. Yapıldı ve o binaya da saray değil, ‘Külliye’ adı verildi. ‘Külliye’ her birimi kendi bünyesinde barındıran bina anlamındaydı. Türkiye Cumhuriyeti’ne yakışan bir bina oldu. Ülkemizin zenginliğini dış ülkelere simgeleyen bir bu binayı korumalıyız…   Adli Yıl başlarken, Saray’dan da bahsetmişken, İstanbul’da, Ankara da, İzmir’de, bazı illerde bir başka saraylar var. Ne olduğunu merak mı ettiniz? Bu binaların üzerine “İstanbul Adalet Sarayı” “Ankara Adalet Sarayı,” “İzmir Adalet Sarayı” yazılması ile bu sarayda neyin sergilendiğini merak ediyorum. Millete Adalet dağıtılan yer saray olur mu? Hukuk dağıtan Hâkimlerimiz ve Savcılarımız, kendilerini Padişah yerine koymamışlardır. Sadece insanlara hukuk dağıtarak tarafsızlıklarını ortaya koymaya çalışırlar. Bakanlık bu konuda hazırladığı, kanunla Adliyelerin üzerinden “Saray” kelimelerini kaldırılmalıdır. Adalete ‘Saray’ kelimesi yakışmıyor…       
Ekleme Tarihi: 09 Eylül 2019 - Pazartesi

Türkiye’de Adalet Sarayları!

PİRİNCİN TAŞLARI


Saray veya Saraylar kelimesi bize ne anlatır. Türkiye’de bulunan birçok süslü binaya verilen ad diyebilirsiniz. Bu binalardan birçoğu Osmanlı zamanından günümüze kalan Tarihi binalar. Dolmabahçe Sarayı, bunların başında gelir. Yüksek duvarların içinde kalan Topkapı binalarının hepsine Saray denmektedir…

     

 Padişah ve Vezirlerin yaşadığı ancak bunun saray olabilmesi, saray  tarifine uymadığını düşünüyorum. Fransa da Paris’te Versailles Şatosu vardır, aslında biz ona Saray demekteyiz. 1661 senesinde yapımı başlayan ve barok mimari usulde tasarlanan yapı sadece dışı bakımından değil, iç dekorasyon ve yapıtlar heykeller ve resimleri bakımından türünün ender örneklerindendir. Paris’e 20 kilometre güney batısında yer alan bu binalar 86,000 metrekare bir arazi üzerine kurulmuştur. Versay Şatosu 1700’lü senelerde Fransa’nın politika merkezi olmuştur… 
       

Önceleri On bir defa gittiğim Paris’te gördüğüm saraylar mimari bir eser yaratmak için mimarlar olağan üstü çalışmışlar. Binaları dolaşırken, zenginliğin ve ihtişamın olduğunu görmüştüm. Binaların ihtişamı zenginliğin göstergesi olduğunu görürsünüz. Fransa o tarihte çok zengin bir ülke ki böyle binalar kraliyet ailesi için yapılmış. Ancak böyle kraliyet asaletine sahip bir ailenin yıkanabileceği veya tuvalete gidebileceğini düşünmeyen mimarlar, 1 adet bile ne tuvalet nede banyo yapmamışlar…

 

Napolyon’un eşi  İmparatoriçe Eugenie 1869 senesinde Mısır dönüşü İstanbul’a birkaç gün dinlenmek için gelir. Beylerbeyi Sarayına yerleşir. 6 ay oradan çıkmak istemez. Banyo yaptığı odanın penceresinden yıkanırken boğazı seyreden bir konumu vardır. Beylerbeyi Sarayı, Versay’ın yanında habbe gibi kalmasına rağmen her katta ihtiyaç fazlası banyo ve tuvalet bulunur…
      

Bizde ise her konağa, yapıya Saray adı takmaktayız. Bilhassa Beylerbeyi iki katlı boğaza nazır Konaktan başka bir şey olmasa gerek. Ancak adına Saray denilmiş ve öyle kalmıştır. Biz millet olarak mütevazı olmak istemeyiz ve her zaman konuları abartmayı severiz. Hani küçük bir evde otursak, adına Konak deriz, eğer konakta otuyorsak adına Saray deriz. Saray’ı iyi bilmek gerekir…

 

Ankara da bir Saray var demek isterdim ancak orası Saray değildir. Dış Ülkelerin Başkan, Devlet Başkanları, Başbakan’ların ve temsilcilerinin ağırlandığı, Türkiye’ye yakışan bir bina yapılması gerekiyordu. Yapıldı ve o binaya da saray değil, ‘Külliye’ adı verildi. ‘Külliye’ her birimi kendi bünyesinde barındıran bina anlamındaydı. Türkiye Cumhuriyeti’ne yakışan bir bina oldu. Ülkemizin zenginliğini dış ülkelere simgeleyen bir bu binayı korumalıyız…

 

Adli Yıl başlarken, Saray’dan da bahsetmişken, İstanbul’da, Ankara da, İzmir’de, bazı illerde bir başka saraylar var. Ne olduğunu merak mı ettiniz? Bu binaların üzerine “İstanbul Adalet Sarayı” “Ankara Adalet Sarayı,” “İzmir Adalet Sarayı” yazılması ile bu sarayda neyin sergilendiğini merak ediyorum. Millete Adalet dağıtılan yer saray olur mu? Hukuk dağıtan Hâkimlerimiz ve Savcılarımız, kendilerini Padişah yerine koymamışlardır. Sadece insanlara hukuk dağıtarak tarafsızlıklarını ortaya koymaya çalışırlar. Bakanlık bu konuda hazırladığı, kanunla Adliyelerin üzerinden “Saray” kelimelerini kaldırılmalıdır. Adalete ‘Saray’ kelimesi yakışmıyor… 
 
 
 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve denizli20haber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
islami sohbetler sohbet elektronik sigara omegle tv türk sohbet islami sohbet cinsel sohbet baskılı poşet baskılı poşet emlak seviye 5 mutfak lavabo tıkanıklığı açma özellikleri su böreği sipariş galeri yetki belgesi nasıl alınır yalama taşı dijital pazarlama ajansı