PİRİNCİN TAŞLARI:
Roth Brown’ın güzel bir sözü vardır; “En kolay aldatabileceğiniz insanlar, her şeyi bilenlerdir.” Her şeyi ben bilirim diyenler. Hiç bir şey bilmedikleri ve en kolay aldanan insanlar oldukları bu sözle ortaya çıkıyor…
Prof. Dr. Mehmet Ali Körpınar, uzun yıllar toplantılarında hep savunduğu bir tez vardı. Bu tezlerini bugün sizinle paylaşmak istiyorum. Ne kadar haklı olduğuna siz okurlarım karar versin…
AB-D emperyalizmi tarafından 22 ülke için böl ve yönet mantığı ile planlanan ve uygulanan BOP ve de ARAP Baharı projesi ikinci yılına girdi. ilk olarak 18 Aralık 2010 tarihinde Tunus'ta başlamış daha sonra Mısır, Yemen, Cezayir’e sıçramıştır. Sonra Libya ile devam etmiştir. Bu dönemde AB-D emperyalizmi tarafından askeri ve ekonomik katkılarla kışkırtılan halk, paralı askerler tarafından Tunus, Mısır ve Libya gibi ülkelerdeki iktidarlara son verildi…
Tunus'la başlayan, kanlı proje Suriye ile bizim de komşumuz oldu. Irak ve Libya gibi Suriye'nin de bölünmesi gündemde. Yani bölünme sırası Suriye’den sonra bize mi geliyor?
Güya halk hareketi ile yönetimleri devrilen ve hala büyük bir yönetim kaosu yaşayan bu ülkelerin eski yöneticilerini inceleyecek olursak;
*Tunus'ta Zeynel Abidin Bin Ali, 23 yıl iktidarda kaldı. İhtilal sonrası Suudi Arabistan'a kaçan Bin Ali, yanında 1,5 ton altını götürmüş. Kanada'dan Güney Amerika'ya kadar ülkelerdeki mal varlığı araştırılıyormuş. İsviçre hükümeti ise 5 milyar $ serveti donduracağını açıklamış.
* Libya'da Muammer Kaddafi, 42 yıl iktidarda kaldı. Kaddafi'nin tüm mal varlığı 168 milyar $ değerindeymiş. Ağustos ayının sonunda Trablus'taki karargâhından kaçarken,12 milyar $ nakit para ile 5 milyon $ altını yani yaklaşık 17 milyar $'ı, tünellerden Nijer'e kaçırmayı başarmıştı. Bu para şimdi eşi Safiye, kızı Ayşe ve hayatta kalan oğullarının kontrolünde. 17 milyar $ dışında İspanya, Amerika ve İngiltere'deki banka hesaplarında 70 milyar $'ı bulunuyormuş.
* Mısırda Mübarek, El Baraday, iktidarda 30 yıl kaldı. Yaklaşık 67 milyar $ serveti ABD ve İsviçre bankalarındaymış. İsviçre hükümeti Mübareğin mal varlığını donduracağını açıklamıştı...
Söz konusu ülkelerde, AB-D emperyalizmi tarafından demokrasi gelecek vaadi ile yapılan eylemlerde binlerce masum insan hayatını kaybetti, sağ kalanlar da yerlerinden göç etmek zorunda kaldı. NATO'yu da kendi çıkarları ile kullanarak yaptıkları bombalamalar sonucu, kentlerde binlerce konut ve yerleşim yeri yıkıldı. Bakalım harabeye dönen ve giderek bölünen bu ülkelerde, yönetime gelen kişilerle demokrasi oluşabilecek mi? Hep beraber göreceğiz...
Bu aşamada demokrasi getireceğiz yalanı ile büyük hasarlara neden olan AB-D emperyalistlerine sormak lazım; * 2008 den beri büyük bir ekonomik sıkıntı çeken AB-D emperyalizmi, neden bu dönemde Arap Baharını başlattılar?
* Onlarca yıl bu ülkelerin liderleri ile ilişkilerini sürdüren AB-D
emperyalizmi, acaba çektikleri para sıkıntısını hafifletmek için mi bu yönteme başvurdular?
* Devirdikleri liderlerin paralarını ne zaman o ülkelere iade edecekler?
* Yoksa bu paralara el koyup, kendi ihtiyaçları için mi kullanacaklar?
* Arap Baharı gibi halk devrimleri olarak sunulan eylemlerle, Suudi Arabistan ve diğer petrol zengini ülkelere de gözdağı verilerek, biriken dolarlarını sadece AB-D ülkelerinde tutmaları için mi uyarılıyorlar?
Özellikle büyük bir maddi sıkıntı çeken ve yüzlerce bankası batan ABD ile neredeyse Euro'dan vazgeçmeye hazırlanan ve de büyük bir borç krizi ile ekonomik deprem yaşayan AB ülkeleri için bu hazır paralar bence büyük bir fırsat sayılmalıdır. Birilerinin kendi ülkelerini kurtarmak için uyguladıkları emperyal projeler yüzünden, gerek Libya'daki yatırımlarımızda ve gerekse de Suriye üzerinden yaptığımız ihracatımızda oluşan on milyarlarca $ zarar, ekonomimizi oldukça sarsacaktır…
Şimdi bu vahşi kapitalistlerin eylem ve projeleri iyi irdelenmeli, dünyamızın mutlu geleceği açısından üst seviyede yorumlanmalıdır. Yani projelerin esas hedefleri iyi algılanmalı ve ona göre önlemler alınmalıdır. Dünya petrol ve doğal gaz rezervini kontrolü altına almak isteyen AB-D emperyalizminin piyonu olmayalım. Aksi halde ulusal çıkarlarımızı korumak için vakit geçmiş olabilir. Umarım, yöneticilerimiz ve danışmanları, önümüzdeki süreçte güzel ülkemizin mutlu geleceği için AB-D emperyalizminin vahşi çıkarlarına karşı alacakları kararlarda, yukarıdaki uyarılarımızı dikkate alırlar…
Aylarca ve Yıllarca ben Prof. Körpınar’ı dinledim ama ben yorum yapmayacağım siz saygıdeğer okurlarımın düşünce ve yorumlarına bırakıyorum. Yorumu siz yapın…
15 Temmuz gecesi Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’ın Başkomutan olarak; “Milletim sokağa çıkın, Demokrasimize sahip çıkın” sözüyle başlayan her gece meydanlarda sabahlara kadar bekleyen “Demokrasi Nöbeti” Başkomutan Recep Tayip Erdoğan’ın konuşmasıyla sona erdi. ZAFER DEMOKRASİ’NİN, MEYDANLAR MİLLETİN…