PİRİNCİN TAŞLARI
Sektörlerde yetiştirilmiş başarılı bireyler vardır. Bu bireyleri İstanbul’a gidiyor. İstanbul’un merkezleşmesi adına mı bu göç devam ediyor?
A’dan Z’ye hangi mesleği düşünürseniz düşünün, mesleklerinde yetişenler, kariyer yapanlar soluğu İstanbul’da alıyor. Bu iş artık bir kural haline gelmeye başlamış. İstanbul’da meslek yapmak, işinde çalışmak dönüşü olmayan bir yol olmaya ve mutlaka İstanbul da olmalıdır deniliyor...
Kendinize bu sorunun cevabını sorun; Neden gerekli? Cevap basit; İstanbul’un 18 milyon nüfusu ile merkezleşmesidir. Biz burada nasıl olmalı kısmına kafa yormak zorundayız. Her konudaki meslek sahibin, “bu iş İstanbul’da yapılır” denilmesi ve bu insanlar nasıl İstanbul’a getirilir ve bir arada tutulur. Buna kafa yormalıyız…
Önemli olan, biz 2023 ve 2071 de genç ve çalışkan bir medeniyet inşa etmek istiyorsak. Öne çıkanı değil de hangi meslek guruplarında elaman yetiştirileceğinin planlamasının geç kalınmadan yapılması gerekir…
Somali deki içişleri Bakanı ile Bosna’daki Kızılay Temsilcisi Kazakistan’daki Binbaşı, Almanya’daki medya mensubu, Kırım’daki Pilot, Batı Trakya’daki Personel Daire Bakanı, Filistin Devlet Başkan Sözcüsü, Pakistan’daki Güvenlik Şirketi Eğitimcisi, Fransa da sergi açan... Birey, bireyler sizin İstanbul da kurguladığınız sistemde örneğin bir Anaokulu bir Ortaokul, Lise, Üniversite olmadı. Bir vakıf çalışması sektör organizasyonu veya beş çaylarından birbirini tanımak zorundalar. Bu genişletilmiş olarak uzatılabilir…
Aslına bakacak olursak, Devlet bursları ve ailelerin özverileriyle yetiştirdikleri çocukları meslek sahibi olunca, doğup büyüdüğü şehirlerden uçup gidiyor ve İstanbul’da çalışmak ekmek parasını aramak için gurbetin yolunu tutuyor. Beyin göçü dediğimiz işte budur. Yetiştiği kendi şehrini ise kaderine terk etmektir. İşte geldiğimiz bu nokta ilginç değil midir?
Aileler içerisinde başlayan hasretler. “Yetiştir, İhraç et!” dedik belki çok hafif bir konuda başladım yazıma ama konudan konuya atlamış gibi oldum. Lakin düşünmeye başladığımda, kafamı kurcalayan bu konu incelemek ve insanlarla görüşerek fikirlerini ve ne düşündüklerini öğrenmek istedim. Öğrendiklerimi de siz okurlarımla paylaşmak istedim…
Belki benim düşündüğümü siz düşünmeye bilirsiniz. “Doğduğun yere değil, Doyduğun yere bak” düşüncesinde olabilirsiniz ama doyduğunuz yer kadar, doğduğunuz şehirlerde önemli oraları da gelişsin ve orada daha çok elaman yetişsin. Beni mazur görün. Yalnız İstanbul değil, 81 il’de gelişsin, çocuklarımız gurbet yolunda ihraç etmemenin yollarını bulmaya çalışalım…
81 İl, 85 Milyon insanımızla birlikte Türkiye olarak hep birlikte evlatlarımızı yetiştirelim. Türkiye olarak birlikte meslek sahibi olalım ama birazda doğduğumuz şehirlerde, karnımızı doyurmamızın yollarını arayalım…