İnsan, her şeyin bir sebebi ve amacı olduğunu her dönemde sorgulamıştır. Ve yaklaşımlarına göre cevap aramıştır.
Evrim teorisine göre ilk atomdan, ilk proteinden sonraki sürece göre sizin şu anda bulunduğunuz konum, zaman, aileniz gibi her durumda yaptığınız her hareket, soluk alma, koku alma, tat alma gibi her şey ama her şey şuursuz tesadüflerden oluşmuştur. Hatta siz bile tesadüfsünüzdür… Nefes almanız bir tesadüftür. Konuşabilmeniz için gerekli olan anatomik yapıya sahip olmanız ve bu şartı sağlayacak dünyadaki hassas oksijen dengesi dahi tesadüftür. Elbette bu söylenilenler gerçek değildir. Çocukların dahi inanmayacağı bir gerçek olan şuursuz tesadüfler bu kadar kusursuz ve ahenk içinde olamayacağını evrimin sunduğu mutasyon mekanizması ile inceleyelim…
Evrim teorisinin yanıtlamaktan kaçtığı ve bir türlü dürüst olamadığı bir soru vardır: Şuursuz tesadüfler (protein, bakteri, virüs) nasıl bu kadar kusursuzdur? Evrim teorisini savunanların veya az da olsa bir bilgiye sahip olan çoğu kişi cevap olarak evrimin milyonlarca yıl içerisinde geliştiğini ve bu tesadüflerin gerçekleşmesi için esas imkanı sağlayacak olan etkenin zaman olduğunu söylerler. Otuz, kırk, elli hatta daha fazla milyon yıllardan bahsedilir bu zaman için. Evrime göre var olduğu düşünülen evrim mekanizması, rastgele şekilde bir hücrenin bölünmesini çok olağan bir durum olarak savunur. Oysa ki her an vücudumuzda bölünen hücre sayısını ve kainat var olduğundan itibaren bölünen hücreleri hesaba katarsak bu işlemlerin gerçekleşmesi için gereken zamanın yanı sıra bu işlemlerin matematiksel anlamda olma olasılığı, matematiğe göre genel geçer kabul edilen ‘’imkansız’’ kapsamına girer. Mutasyonlar ile bunların gerçekleşeceğini, gerçekleştiğini düşünen evrim teorisi, bilimin bu olguyu elindeki verilerle ısrarlı olarak reddetmesine rağmen halen direnmektedir. Mutasyonlar konusunda daha önce evrimi savunmuş bir bilim adamının itirafına bakacak olursak: ‘’Mutasyonların hemen hepsi zararlıdır ve bunun bedelini insanlar öder. Bu nedenle mutasyon oranını yükseltecek olan her türlü insan aktivitesi insan için ciddi sağlık ve ahlak sorunları oluşturuyor demektir.’’ [1] James F. Crow’un bu sözü bilime göre son derece makul bir cevaptır, çıkarımdır. Evrim teorisini bilimden ayıran en önemli etken, evrimin olduğunu iddia edenlerin bunu fanatikliğe çevirmesi ve bunun Sümerlilerdeki gibi bir inanç haline gelmiş olmasıdır. Yani evrime iman etmek derecesidir…
Her şeye ‘’Ol’’ demesiyle olduran Yüce Allah, Kuran-ı Kerim’de bir ayette: ‘’Göklerdeki ve yerdeki her şey Allah’ındır. Hepsi O’na boyun eğmiştir.’’ (Bakara Suresi, 116) Her şeyi yaratanın Cenab-ı Allah olduğunu bilen Müslümanların tesadüf denilerek Allah’ın yaratmasını inkar etmesine karşı evrimin geçersizliğini bilimsel delillerle, laboratuvar bulgularıyla, fosil kayıtlarıyla yani kısaca ilim ve irfan ile yaratılışın gerçekliğini anlatma yolunda mücadele etmesi bir ibadettir.
Kaynakça:
1-) James F. Crow (Mutasyon ve radyasyon konularındaki Uzm. Tıp Genetiği Bölüm Başkanı, Wisconsin Üniversitesi), ‘’Ionizing Radiaton and Evolution, ‘’Scientific American, vol. 201 (1959), sf. 138)