Gençlik yıllarımda, 49 yıl öncesiydi. Manisa’nın Turgutlu ilçesinde Lisesi de okuyorum. Okul harçlığımı çıkartmak için yazlık sinemada temizlik ve içilen gazoz şişelerini toplama işi yapıyordum. Orada çalışan ve benden birkaç yaş büyük bir Ağabeyim olan kişinin elinde sarılmış (sonradan öğrendiğim) hintkeneviri vardı. Kalın bir sigara gibi sarılmıştı “sende bir nefes çekmek ister misin?” diye sordu. Hayır, Ağabey sağ ol dedim. Gözler kaymış kafa uyuşuk tabii. Ben hemen işimi bitirip bir daha o sinemaya gitmedim. Daha sonra ki günlerde Lisede bir arkadaşım aynı işi yapıyordu. Şaşırdım…
Düşünebiliyor musunuz, kaç yıl geçti üstünden. 45 - 46 yıldır Gazetecilikte Polis muhabirliği yaptım. O yıllarda vardı. Şimdi yine uyuşturucu kullanımı artarak devam ede geldi. Belki 45 - 50 yıl önce bugünkü kadar değildi daha azdı ama o yıllarda da okullarda vardı…
Evet, günümüzde uyuşturucu kullanım yaşı hayli düştü. Parası olan çocuğunu kesinlikle devlet okuluna göndermek istemiyor. Okullarda uyuşturucu kullanımı had safhadadır. Bu konu ile ilgili ne Millî Eğitim Bakanlığı’nın ne politikası var. Her konuda Polisiye tedbirlere başvurmak ve bu işi sadece Polise bırakmak ne kadar doğrudur…
Bakın biz kitaplara konulan tesettürlü kadın fotoğrafını tartışıyoruz. Metro ve otobüslerde gördüğümüz başı kapalı kadınları taciz edip konuyu tartışıyoruz. Okullarımızın açıldığı şu günlerde asıl tartışacağımız ve üzerinde duracağımız gündem uyuşturucu olması gereklidir…
Bu konuda kimsenin sesi çıkmıyor. Konuşan kimse yok. İş İşleri Bakanlığı ve Emniyet, Narkotik Polisi, uyuşturucu ile mücadele ediyor. Gençler arasında 5,9 oranında bir artış olduğunu öğreniyorum. Uyuşturucu öyle bir illet ki, Polisin yaptığı operasyonlarda yakaladığı kişilerde tutuklanan sadece kullanıcılar, ya da kurye olan satıcılar. Ne kadar ilginçtir ki asıl bu işi yapan babalara bir türlü ulaşılamıyor. Burada asıl ulaşılması gerekenler uyuşturucu baronlarıdır!
Asıl tehlike altında olan okullar. Hintkeneviri başta olmak üzere, uyuşturucu haplar ve türevleri öğrenciler arasında sık kullanıldığını duyuyoruz. Polis okulların dış güvenliğini sağlıyor. Gerekli istihbarat çalışması yapıp neden polis pilot okul seçip genel bir tarama yapmıyor. Ya da neden öğrenciler uyuşturucu tahlilinden geçirilmiyor. Uyuşturucunun kaynağına ulaşabilmek için gerçek anlamda milli seferberlik gerekir. Buradaki görev esas olarak önce evde Anne ve babaya düşüyor. Sonra da başta polis ile Millî Eğitim Bakanlığı'nın ve İl, İlçe Milli Eğitim Müdürleriyle iş birliği yapmasında geçmektedir. Sağlık Bakanlığı da buna dâhil olmalıdır...
Yapın bakalım tüm okullara bir uyuşturucu taraması kaç öğrencide uyuşturucu bulgusuna rastlayacaksınız. Zaman zaman komisyon bir açıklama yapacak bununla ilgili gazete manşetleri haberi duyuracak, birkaç köşe yazısı yazılacak ve her şey yoluna devam edecek. Böyle olmamalı. Polis iyi çalışıyor, hemen hemen her gün uyuşturucu satan ya da kullananlar tutuklanıyor ama hiçbir zaman bu işin temeline, Uyuşturucu Baronlarına inilmiyor. Ne asıl tüccarlar tutuklanıyor ne uyuşturucuyu Türkiye’ye sokan Baronlar tutuklanıyor ne de öğrenciler kontrolden geçiriliyor…
Polis her gün birilerini tutukluyor ama bunlar aracılar ayak takımları, asıl baronlara ulaşmak gerekir. Gençliğin, öğrencilerin kontrol altına alınmadı mı? Bu iş böyle gider. Biz de yazıp çizmeye devam ederiz…