PİRİNCİN TAŞLARI
Türkiye, sınır güvenliğini sağlamak amacıyla Suriye'de başlattığı “Barış Pınarı” Harekâtı, ABD ve Rusya ile Görüşmelerle başladı. Harekâtın yarattığı ortamı değerlendirmek isteyen çıkar grupları Türkiye aleyhtarı politikalarına devam ediyor. Bunların arasında en dikkat çekeni Avrupa ülkelerinde ve Amerika'daki Ermeni lobisi atağa geçti...
ABD başkanlık seçimlerinin yaklaşması ve Trump'ın görevden azli için düğmeye basılması döneminde, Ermeni lobisinin baskıyı artırması için uygun bir zemin oluştu. Başkanlık için başlayan yarışta ABD'nin Türkiye politikası iç siyasete taşınıyor. Türkiye'nin Suriye'de yürüttüğü operasyon nedeniyle geçen hafta ABD, Türkiye'ye yaptırım uygulayacaktı. YPG kendisi çekilmeye başlayınca, Harekâtın durdu. Yaptırımlar kaldırılmıştı…
Trump'ın danışmanları, Türkiye üzerinde baskıyı artırabilmek için, Türkiye'nin Ermeni soykırımını tanımakla tehdit edilmesini önerdi. Başkan Trump bu öneriyi kabul etmedi. Başkan Trump'ın öneriyi reddetmesi üzerine, ikili ilişkilerde gergin dönemden yararlanmak isteyen lobicilerin adresi ABD Kongresi oldu. ABD Kongresi ile Başkan Trump arasında Suriye politikaları ve
Ukrayna'yla ilgili gelişme ve çekişmeler, Türkiye konusunun da Kongre gündemine taşınmasını kolaylaştırdı…
Türkiye'ye karşı Trump'ın politikalarının zayıf kaldığını savunan demokratlar, 9 Nisan'da Temsilciler Meclisi ve Senatoya sundukları Ermeni soykırımı tasarısının ivedilikle oylanması istendi…
9 Nisan'da Temsilciler Meclisi üyesi Adam Schiff tarafından Kongreye sunulan taslaklarda, ABD'nin 1915 olaylarını soykırım olarak resmen tanıması ve böylece ABD'nin “inkârcı” politikalarla ilişkilendirilmesinin önüne geçilmesi gibi maddeler yer alıyor. Kongrenin her iki kanadına da sunulan öneriler, ABD'nin İstanbul'daki Elçisi Morgenthau'nun gönderdiği raporlar, ABD'nin 1981'deki başkanı Ronald Reagan'ın 4838 sayılı beyanatı ve Raphael Lemkin'in soykırım çalışması referanslara dayandırılıyor. Bahsedilen referansların hiçbiri tasarı için tutarlı dayanak olmuyor…
Lemkin 1950'lerde soykırım suçu olduğunu yayınlamış ve dünyanın pek çok yerinde soykırım niteliği taşıyabilecek 62 ayrı vakadan bahsediyor. Bunlar arasında Yunanlıların Türklere karşı yaptığı katliam gibi şu an hiçbir ülke tarafından soykırım olarak adlandırılmayan olayların yanı sıra; Amerika ve Kızılderililer arasında yaşanan mesele de soykırım olarak yer almaktadır. Dolayısıyla Kongrenin Lemkin'in notlarından yola çıkılarak hazırlanmış bir tasarıyı kabul etmesi, diğer birçok ülkenin yanı sıra kendisine yöneltilebilecek ciddi bir suçlamanın kapısını da açıyor...
Amerika'nın çıkarlarını korumak adına “Türkiye'ye ders vermek isteyen” Kongrenin böyle bir kararı onaylaması, Amerika tarihinin yeniden sorgulamasına yol açacaktır. Son olarak, Reagan'ın 1981'de “Ermeni soykırımı, Kamboçya soykırımı ve Yahudi soykırımından çıkarılan derslerin asla unutulmaması gerektiği” şeklinde yaptığı konuşmanın yazarı Ermeni kökenli bir Amerikalıdır. Reagan, Hiç bir zaman 1915’i Ermeni soykırımı olarak görmemiştir…
ABD, gerçek çıkarlarını göz ardı ederek lobicilerin önlerine koyduklarını iç siyasetle harmanlayıp kendilerine malzeme çıkarıyor.
Bazen Mütefiğini bile hiçe sayarak saldırganlığını sürdürüyor. Ermeni yalanları Türkiye’yi ilgilendirmiyor. Tarihçilere bırakmalı ve arşivleri açılarak uluslararası bir araştırma yapılmalıdır…
1915 Ermeni yalanları, ABD'ye hiçbir şey kazandırmayacağı gibi, stratejik bir hataya neden olacaktır. Türkiye-ABD ilişkilerine ciddi oranda zarar verecek hem de Türkiye'nin NATO müttefikine duyduğu güveni önemli ölçüde zayıflatacaktır…