Vahim bir tahribatın mimarı: 28 Şubat süreci

SİYASET 28.02.2017 - 16:40, Güncelleme: 21.04.2021 - 10:50
 

Vahim bir tahribatın mimarı: 28 Şubat süreci

Aile ve Sosyal Politikalar Eski Bakanı, AK Parti Denizli Milletvekili Dr. Sema Ramazanoğlu, 28 Şubat’ın yıldönümünde yaptığı açıklamada, “Vahim bir tahribata neden olduğu açıktır” dedi.

28 Şubat’ı yakından yaşayan insanlardan biri olan Aile ve Sosyal Politikalar Eski Bakanı, AK Parti Denizli Milletvekili Dr. Sema Ramazanoğlu, yıldönümünde yaptığı açıklama ile o günlere dikkat çekti. 28 Şubat’ın uzun ve kurgulanmış bir süreç olduğunu belirten Dr. Ramazanoğlu, “28 Şubat ‘bin yıl süreceği’ öngörülen bir süreçti. Mimarları yanılsa da demokrasi tarihimize KARA bir leke olarak geçmiştir. 28 Şubat ekonomik, sosyal ve psikolojik  boyutlarıyla ele alındığında oluşturduğu tahribatın ne kadar vahim olduğu görülmüştür. Onbinlerce mağdur, ekonomik olarak milyarlarca liralık zararı hiç unutulmadı ve unutulmayacak” dedi.   28 Şubat’a gelinen süreci de unutmamak ve unutturmamak adına; Dr. Sema Ramazanoğlu, şunları aktardı:   POSTMODERN DARBE   28 Şubat süreci mimarlarının tanımlamasıyla postmodern darbe olarak dillendirilmiştir. 28 Şubat 1997 tarihinde yapılan Milli Güvenlik Kurulu toplantısı sonucu açıklanan kararlarla başlayan bir süreçtir. Ana tema yani konu tabii ki "irticayla mücadele" idi. Ordu ve bürokrasinin el ele verip oluşturduğu oligarşik bir süreç başlatılmıştı.   SUNİ GÜNDEM: ŞERİAT VE LAİKLİK   Aralık 1995’te yapılan seçimlerde Refah Partisi  %21 oyla 550 sandalyenin 158'ini kazanmıştı. Bu seçimlerin arkasından Refah -Yol hükümeti kurulmuş Sn. Erbakan Başbakan olmuştur. Ağustos 1996 'da yapılan yaş Toplantısında Oramiral Güven Erkaya garsona "Bana rakı getirin evladım" diyerek gazete manşetlerine taşınmıştır. Bir anda ülkenin gündemini suni olarak "şeriat ve laiklik" oluşturmuştu. Barolar Birliği, Yargıtay Başkanı ve TÜSİAD başkanlarının açıklamaları gündeme oturdu. Tabii ki ana tema "laiklik "idi.   SAHTE ŞEYHLER, GÖRÜLMEMİŞ ŞEYLER   Türkiye'nin gündemini adeta medya maymunları olarak acayip figürler işgal etmeye başladı. Fadime Şahin, Müslüm Gündüz gibi kurmaca figürler gündemin başına oturdu. Sahte şeyh Ali Kalkancı TV’lere çıkıp programlarda boy göstermeye başladı ve kanal kanal dolaştırıldı. 23 Ekim 1996’da Aczimendiler Ankara sokaklarında yürüdüler. Halk görmedikleri acayip kişi ve olaylar karşısında adeta şaşkın vaziyetteydi.   SUSURLUK KAZASI VE SONRASI 3 Kasımda Susurluk kazası oldu. İçişleri bakanı Mehmet Ağar istifa etti ve Meral Akşener getirildi. 7  Aralık 1996 'da  Ankara DGM  savcısı Nuh Mete Yüksel Başbakan Necmettin Erbakan ve Çalışma Bakanı Necati Çelik ile bazı milletvekilleri hakkında suç duyurusunda bulunmuştur.   Rektörler deklarasyonunu İstanbul Üniversitesi rektörü Kemal Gürüz okudu. İki hafta sonra Hüsamettin Cindoruk istifa edip bazı milletvekilleri ile Demokratik Türkiye Partisini kurdu.   ‘DEMOKRASİYE BALANS AYARI(!)’   30 Ocakta  Sincan Belediye Başkanı Bekir Yıldız Kudüs gecesi düzenledi.  Bu programın ardından belediye başkanı tutuklandı. Demokrasiye balans ayarı yapmak gayesiyle 4 Şubatta Sincan'da tanklar yürüdü. Siyasilerin "Kaos Demeçleri" süreci körükledi. Mesut Yılmaz "Türkiye kaosa gidiyor " beyanatını verdi. Adeta kaosa giden Türkiye den mutlu oluyorlardı. Buna ilaveten Mesut Yılmaz "Güç Birliği yapmaya hazırız" diyordu. Bütün bunların üzerine  Süleyman Demirel 5 Şubat'ta Başbakan Necmettin Erbakan'a bir kaç mektup gönderdi. 11 Şubatta Ankara'da  Kadınlar Şeriate karşı  yürüyüşü yaptılar.     TARİHİ MGK TOPLANTISI   Tarih 28 Şubat 1997. En uzun Milli Güvenlik Kurulu toplantısının ardından Necmettin Erbakan'a yapılan baskılar iyice arttı. 4 Mart'ta Başbakan Erbakan Milli Güvenlik kararları yumuşatılmazsa imzalamayacağını söyledi.   Fişlemeler ve görevden uzaklaştırmalar başladı. Başörtüsü nedeniyle kılık kıyafete aykırı davranmaktan işe son vermeler, gerçekleştirildi. Üniversitelerde kapılarda ikna odaları kuruldu. Üniversiteye girişte katsayı engelleri, Genelkurmay'dan firmalara ambargo… 10 Haziran da Anayasa Mahkemesi Yargıtay ve Danıştay Başkanları Genelkurmay Başkanlığına çağrıldı. Kendilerine irtica konusunda brifing verildi.   ÇOK MANİDAR GÖREVLENDİRME Bu süreçte Demirel görevi Mesut Yılmaz'a verdi. Bunun üzerine ANASOL-D hükümeti kuruldu., Demirel hükümeti kurma görevini TBMM’de çoğunluğa sahip DYP Genel Başkanı Çiller'e vermeyip Mesut Yılmaz'a vermesi çok anlamlıdır.   VE AK PARTİ... Hüseyin Kıvrıkoğlu " 28 Şubat 1000 yıl sürecek " diyerek yeni bir dönemi işaret ediyordu. Bu dönemin muktedirleri böyle kurgulayıp uygulamaya sokmuşlardı. Fakat bir şeyi unutmuşlardı. Milletin feraseti ve hak adalet mücadelesi sonucunda yine Milletin kurduğu bir parti olan Adalet ve Kalkınma Partisi beş yıl sonra iktidara geliyordu.  
Aile ve Sosyal Politikalar Eski Bakanı, AK Parti Denizli Milletvekili Dr. Sema Ramazanoğlu, 28 Şubat’ın yıldönümünde yaptığı açıklamada, “Vahim bir tahribata neden olduğu açıktır” dedi.

28 Şubat’ı yakından yaşayan insanlardan biri olan Aile ve Sosyal Politikalar Eski Bakanı, AK Parti Denizli Milletvekili Dr. Sema Ramazanoğlu, yıldönümünde yaptığı açıklama ile o günlere dikkat çekti. 28 Şubat’ın uzun ve kurgulanmış bir süreç olduğunu belirten Dr. Ramazanoğlu, “28 Şubat ‘bin yıl süreceği’ öngörülen bir süreçti. Mimarları yanılsa da demokrasi tarihimize KARA bir leke olarak geçmiştir. 28 Şubat ekonomik, sosyal ve psikolojik  boyutlarıyla ele alındığında oluşturduğu tahribatın ne kadar vahim olduğu görülmüştür. Onbinlerce mağdur, ekonomik olarak milyarlarca liralık zararı hiç unutulmadı ve unutulmayacak” dedi.

 

28 Şubat’a gelinen süreci de unutmamak ve unutturmamak adına; Dr. Sema Ramazanoğlu, şunları aktardı:

 

POSTMODERN DARBE

 

28 Şubat süreci mimarlarının tanımlamasıyla postmodern darbe olarak dillendirilmiştir. 28 Şubat 1997 tarihinde yapılan Milli Güvenlik Kurulu toplantısı sonucu açıklanan kararlarla başlayan bir süreçtir. Ana tema yani konu tabii ki "irticayla mücadele" idi. Ordu ve bürokrasinin el ele verip oluşturduğu oligarşik bir süreç başlatılmıştı.

 

SUNİ GÜNDEM: ŞERİAT VE LAİKLİK

 

Aralık 1995’te yapılan seçimlerde Refah Partisi  %21 oyla 550 sandalyenin 158'ini kazanmıştı. Bu seçimlerin arkasından Refah -Yol hükümeti kurulmuş Sn. Erbakan Başbakan olmuştur. Ağustos 1996 'da yapılan yaş Toplantısında Oramiral Güven Erkaya garsona "Bana rakı getirin evladım" diyerek gazete manşetlerine taşınmıştır. Bir anda ülkenin gündemini suni olarak "şeriat ve laiklik" oluşturmuştu. Barolar Birliği, Yargıtay Başkanı ve TÜSİAD başkanlarının açıklamaları gündeme oturdu. Tabii ki ana tema "laiklik "idi.

 

SAHTE ŞEYHLER, GÖRÜLMEMİŞ ŞEYLER

 

Türkiye'nin gündemini adeta medya maymunları olarak acayip figürler işgal etmeye başladı. Fadime Şahin, Müslüm Gündüz gibi kurmaca figürler gündemin başına oturdu. Sahte şeyh Ali Kalkancı TV’lere çıkıp programlarda boy göstermeye başladı ve kanal kanal dolaştırıldı.

23 Ekim 1996’da Aczimendiler Ankara sokaklarında yürüdüler. Halk görmedikleri acayip kişi ve olaylar karşısında adeta şaşkın vaziyetteydi.

 

SUSURLUK KAZASI VE SONRASI

3 Kasımda Susurluk kazası oldu. İçişleri bakanı Mehmet Ağar istifa etti ve Meral Akşener getirildi.

7  Aralık 1996 'da  Ankara DGM  savcısı Nuh Mete Yüksel Başbakan Necmettin Erbakan ve Çalışma Bakanı Necati Çelik ile bazı milletvekilleri hakkında suç duyurusunda bulunmuştur.

 

Rektörler deklarasyonunu İstanbul Üniversitesi rektörü Kemal Gürüz okudu. İki hafta sonra Hüsamettin Cindoruk istifa edip bazı milletvekilleri ile Demokratik Türkiye Partisini kurdu.

 

‘DEMOKRASİYE BALANS AYARI(!)’

 

30 Ocakta  Sincan Belediye Başkanı Bekir Yıldız Kudüs gecesi düzenledi.  Bu programın ardından belediye başkanı tutuklandı.

Demokrasiye balans ayarı yapmak gayesiyle 4 Şubatta Sincan'da tanklar yürüdü. Siyasilerin "Kaos Demeçleri" süreci körükledi. Mesut Yılmaz "Türkiye kaosa gidiyor " beyanatını verdi. Adeta kaosa giden Türkiye den mutlu oluyorlardı. Buna ilaveten Mesut Yılmaz "Güç Birliği yapmaya hazırız" diyordu. Bütün bunların üzerine  Süleyman Demirel 5 Şubat'ta Başbakan Necmettin Erbakan'a bir kaç mektup gönderdi. 11 Şubatta Ankara'da  Kadınlar Şeriate karşı  yürüyüşü yaptılar.  

 

TARİHİ MGK TOPLANTISI

 

Tarih 28 Şubat 1997. En uzun Milli Güvenlik Kurulu toplantısının ardından Necmettin Erbakan'a yapılan baskılar iyice arttı. 4 Mart'ta Başbakan Erbakan Milli Güvenlik kararları yumuşatılmazsa imzalamayacağını söyledi.

 

Fişlemeler ve görevden uzaklaştırmalar başladı.

Başörtüsü nedeniyle kılık kıyafete aykırı davranmaktan işe son vermeler, gerçekleştirildi.

Üniversitelerde kapılarda ikna odaları kuruldu.

Üniversiteye girişte katsayı engelleri,

Genelkurmay'dan firmalara ambargo…

10 Haziran da Anayasa Mahkemesi Yargıtay ve Danıştay Başkanları Genelkurmay Başkanlığına çağrıldı. Kendilerine irtica konusunda brifing verildi.

 

ÇOK MANİDAR GÖREVLENDİRME

Bu süreçte Demirel görevi Mesut Yılmaz'a verdi. Bunun üzerine ANASOL-D hükümeti kuruldu., Demirel hükümeti kurma görevini TBMM’de çoğunluğa sahip DYP Genel Başkanı Çiller'e vermeyip Mesut Yılmaz'a vermesi çok anlamlıdır.

 

VE AK PARTİ...

Hüseyin Kıvrıkoğlu " 28 Şubat 1000 yıl sürecek " diyerek yeni bir dönemi işaret ediyordu. Bu dönemin muktedirleri böyle kurgulayıp uygulamaya sokmuşlardı. Fakat bir şeyi unutmuşlardı. Milletin feraseti ve hak adalet mücadelesi sonucunda yine Milletin kurduğu bir parti olan Adalet ve Kalkınma Partisi beş yıl sonra iktidara geliyordu.

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve denizli20haber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.